Dank diye indi kafama balyoz gibi telefonda Nebil'in sesi.. Dondum kaldım.. O isyan vardır ya hep, çaresiz, anlamsız isyan.. "Olamaz" diye haykırmak geldi içimden.. Ama oldu bile..
Gündüz Kanlıca'da neşe içinde balık tutmuşlar.. Hatta aradan bunca zaman geçti, Bizim Yaşamdan Dakikalar'ı bile konuşmuşlar.. Sonra gece yarısı.. Aniden..
Aşklarımın ve terk edilmişliklerimin şairi Attila İlhan artık yok.. Ölmüş.. Öyle dedi Nebil..
Kafam durdu, kalemim durdu, imdadıma gene Attila İlhan yetişti..
"Şiir, insanların yaşadıkları anlara, duygularına, onların içeriklerine isim koyma sanatıdır" demiş ya üstad.. Ona sığındım, yok olan Ölümsüz şairimin ardından..
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir.
Azıcık okşasam sanki çocuktular,
Bir akşam korkudan gözleri sislenir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Hayır, sanmayın ki beni unuttular.
Hâlâ ara sıra mektupları gelir.
Gerçek değildiler, birer umuttular
Eski bir şarkı, belki bir şiir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular.
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir.
Sanki gökyüzünde birer buluttular,
Nereye kayboldular şimdi kim bilir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Nereye kayboldun Attila Ağabey şimdi kimbilir?..
***
Attila İlhan'ın resmi sitesinden söz etmiştim ya.. Okurlar içinde merak edenler olmuş.. İşte adresi..
"www.prizma.net.tr/ PRIZM-SERVICES/INTERACTIVE-ART/ILHAN/index.html"