İstanbul Valisi Muammer Güler gerçekten sevdiğim dostlarımdandır. Adını bu kente gelmeden duydum. Anadolu'da görev yaptığı illerde biriktirdiği övgülerle İstanbul'a geldi. Atilla Gökçe tanıştırdı.
Fevkalade hoş sohbet, şakadan anlar ve şaka yapar, olaylara hızlı ve pratik bakar, anlayışlı ve hoşgörülü davranır bir bürokrat buldum karşımda.. Kısa zamanda kaynaştık.
Dostluğumuz, benim vilayet işlerini eleştirmemi engellemedi tabii.. Yazdım. Hemen aradı, anlattı, dinledim, anlaştık, anlaşmadık.. O kadar önemli değildi..
Ama bu defa önemli..
İstanbul Valisi Muammer Güler, vatandaşın maç izleme özgürlüklerinin karşısında yer aldı.. Üstelik bana tam tersini söylediği halde..
BeşiktaşFenerbahçe maçında olup bitenleri yeniden gündeme getiriyorum. Çünkü yeni derbiler yaklaşıyor. Üç büyüklerin birbirleri ile oynayacakları daha beş maç İstanbul'da..
İstanbul Valisi bu beş maç için çözüm bulmak zorunda..
İnsanların maç izleme özgürlüklerini, Özhan Canaydın, Aziz Yıldırım ve Yıldırım Demirören nam zatlar engelleyemezler. Böyle bir hakları ve yetkileri yoktur.
Bu üç başkan, İstanbul Valisi'ne ve onun başkanlık ettiği İl Güvenlik Kurulu'na, "Bundan böyle derbiler için kulüp olarak bilet talep etmeyeceklerini" söylemişlerdir. Buna yetkileri vardır. Hakları da vardır. Çünkü kulübe ayrılan biletlere hemen holigan çeteleri talip olmakta, bu talep karşılansa da, karşılanmasa da tatsız olaylar çıkmaktadır. Kulüpler bu tatsız aracılıktan vazgeçerek doğruyu yapmışlardır.
Ben Vali Güler'le bu aşamada konuştum..
"Kulüpler toplu bilet almıyor. Ama maça bireysel gelecek taraftar benim güvencem ve garantim altındadır. İsterse boynuna kaşkolünü taksın gelsin" dedi, aynen, kelimesi kelimesine..
Kendisine anlatmaya çalıştım ki, derbi maçlarda, kulüpler talep etmese de, bireysel olarak gelecek rakip seyirci için UEFA ve bizim Futbol Federasyonu kriterleri içinde, yüzde 5, 10 her ne ise yer gene ayrılmalı ve bu yerler, İstanbul Emniyeti'nce güvenlik altına alınmalı. Rakip seyirciye tek tek biletler bu bölümden verilmedi.
Sayın Vali bu dediklerimi dinlemedi bile.. Ertesi gün basın toplantısı yapıp "Bireysel seyretme güvencesi" verdi, ama bunun nasıl sağlanacağını açıklamadı.
Fenerli seyirciler, Vali'nin sözüne güvenip tek tek biletlerini aldılar. Ama rakip tribün içinde başlarına neler gelebileceğini tahmin ettikleri için, bir arada olmayı yeğlediler.
Valinin almadığı önlemi, kendileri ellerinden geldiğince aldılar yani..
Güler ne yaptı?..
"Maçı birlikte izleyelim" diyen gençleri organize çete ilan etti, maçtan attırdı, karakola çektirip sorgulattı. Mahkemeye de verildiler mi bilmiyorum.
Ama dava açması gerekenlerin, maçı seyretme hakları ellerinden alınan, çete muamelesi gören ve maddi manevi hırpalanan gençler olduklarını biliyorum. Gerekirse AİHM'ye kadar gidecek tazminat davaları açardım, ben her birinin yerinde olsam..
Olaylar ve eleştirilerin ardından Vali Güler'in Sabah'ta tam sayfa yayınlanan açıklamalarını satır satır ve dikkatle okudum.
Başından sonuna yanlışlar ve haksızlıklarla dolu.. Kesinlikle inandırıcı değil. Çözüm de önermiyor. En önemlisi de bu..
Vali Güler, önümüzde iki Fener-Galatasaray, iki Galatasaray-Beşiktaş ve bir Fener-Beşiktaş maçı, yani 5 derbi varken çözüm önermiyor.
Yani dolaylı olarak, insanların maç seyretme haklarını, üç adamın gasp etmesine seyirci kalıyor, hatta destek oluyor.
Şimdi ben, her türlü yanlış anlamayı önlemek için, bundan sonraki konuşmaların kamuoyu önünde yapılmasını istiyor ve Sayın Güler'e soruyorum..
1- İnsanların Valisi olduğunuz ve güvenliğinden sorumlu bulunduğunuz İstanbul'da maç izleme özgürlükleri var mıdır?.
2- Varsa, bu hak, önümüzdeki beş derbide nasıl uygulanacaktır?. Bir planınız var mı?.
Sayın Vali, Bu iki soruya lütfen yazılı yanıt istiyorum ki, "Dedim, demedim" olmasın. Bu yanıtınızdan sonra doğacak durumu tartışmaya devam edeceğiz.
İnsan haklarına uyan çözümü bulana dek!..