İSTANBUL'A yeni taşındığım yıllar.. Vakit de bol.. Eş, dost, akraba düğünlerine gidiyoruz büyük otellerin balo salonlarında.. Az biraz tanıdığım bir çift var.. Gittiğim her düğünde karşımdalar.. Adam sonunda açıklamak zorunda kaldı..
"Emekli olduk Hıncal.. Üç otuz para ile yaşamak, hele gezmek zor.. Zamanında Beyoğlu muhabirliği yaptığım için hemen tüm otel görevlileri dostum. Bana düğünleri haber veriyorlar. Karı koca geliyor, yiyip içip eğleniyoruz.." Düğün en sağlam davet. Kız tarafı erkek davetlisi sanır sizi, erkek tarafı da kızın konuğu.. Bu yüzden kimse ne davetiye sorar, ne de kim olduğunuzu.. Öte yana ayıp olur ya..
Şimdi işte bu, hem de nasıl Amerikan bir komediye çıkış noktası olmuş..
Ağızları fevkalade laf yapan, hoş görünümlü ve fevkalade becerikli, mesela harika dans eden iki arkadaş, her düğüne dalıyorlar. Düğünde geline gıpta eden yığınla genç kız var ya.. Keyif harika..
Çıkış noktası dedik ya, bizde de var, evrensel ama, film, hem de nasıl Amerikan bilemezsiniz.. Bu yüzden orada gişe rekoru kırarken, bizde fazla ses çıkarmadan gidiyor.
Ben Amerikan yaşam tarzını biraz bilirim. Bu yüzden gülerek, eğlenerek izledim, ama bu, herkese ayni etkiyi yapacağı anlamına gelmez..
Bu yüzden Davetsiz Çapkınlar'a (Wedding crashers) gidip gitmeme kararını kendiniz verin..
Bu arada delikanlılık yıllarınızda benim gibi Jane Seymour hayranı iseniz, onun yaşlı halini görmek de ilginizi çekebilir belki..