BASKETBOL Milli Takımımızın, Avrupa Şampiyonası öncesi ümit veren, başarılı provaları ardından eleştirmenler abartılı ve zararlı neşriyat yaptılar. Hedef turnuva öncesi bu mükemmel kadronun, iyi yönetilmesi halinde zaten/mutlaka oynaması gereken basketbolü, olağanüstü başarı olarak göstermek yapılacak en büyük hıyanet bence. Hemen tüm yazılarda yanlışların üstünü örtüp, olmazsa olmazları göklere çıkarıp, kendilerinin de inanmadığına inandığım toz pembe tablolar çizdiler. Şablonları belli...
Yenilirken ders alıyoruz yendik mi her şey güllük gülüstanlık.
Efendim, " Tanyeviç fazla adam kullanarak derin bank ile oynuyormuş. " Ya ne yapacaktı... Dünya ne yapıyor, nasıl oynuyor sanıyorsunuz herkes basketbolu? Çağdaş basketbol Amerikan futboluna döndü... Nerdeyse savunmadan hücuma geçerken oyuncu değişecek... Elinde üç eşdeğer beş yapacak kapasiteli, bu kadar mükemmel oyuncular varken oynatmayacak koç var mıdır? Uzun değil yeterince verimli süre oyunda kalmak esas artık ve toplam 10 da Avrupa'nın en iyi kadrosu bizde..
" Çözüm üretebilmeyi öğrenmişiz. " Nasıl yani? Her koçun bende olsa diye rüyalarını süsleyen 12 Dev Adam'la maç kazanma yollarının bulunması sizi bu kadar mı şaşırtıyor.. Tabela eleştirmenliğini bırakın da, bana bu kadrodan hücum organizasyonunda en iyi verim alınıyor mu ondan bahsedin. Sıcak oyuncuyu kenara almalarda, mesela son maçta skor aleyhimize bitse neler yazacaktınız peki? Gerçek dost olun ve acı da olsa, bu hücum ve savunma reboundu zafiyetiyle Avrupa Şampiyonası'nda ne yapacağız, düzelir mi veya nasıl düzelir onu söyleyin. Yere düşen boşta kalmış topu alan Hidayet'e
"Reboundu çekti aldı" diye methiyeler düzmenin kime ne faydası var? Henüz maalesef, statik, çakılı, düşük ritimli hücum ediyoruz. Fast break bitirişlerimiz cezalandırıcı olmaktan uzak. İçerde gerçek manada bir pivotumuz olmadığından boyalı alan tehdidimiz neredeyse yok denecek kadar az. Herkes dışarı kaçıyor ve işimiz dış üçlük atışların başarısına kalıyor. Sert savunmalar adama bu kadar rahat dış atış attırırlar mı? Pivot yokluğu savunmada da bu kez adamların içerde cirit atmasına, rebounda voleybol oynamasına, ikinci hatta üçüncü hücum kullanmalarına imkân veriyor. Savunma potasına hakim olamadığımızdan fast break de atamıyoruz. Bu kadar adam değiştirilirken Hüseyin Beşok on dakikada olsun katkı vermez miydi? Geriye böyle geç ve dağınık dönersek daha ilk günkü Litvanya maçında perişan oluruz gibisinden bir yığın eksiğimiz var..
Ruh ve madde bağlamında pembe değerlendirmeleri özetlediğimizde, takım ruhu, arkadaşlık, özveri, yardımlaşma, savunma direnci tamam bu takımın, egolarda yenilmiş, kapasitesi de Avrupa'nın ilk beşine rahat girer...
O zaman biz şampiyon oluruz... Aynı fikirdeyiz... Aramızdaki fark ben yanlışı vurgulayarak son güne kadar halı altına süpürmeden düzeltmeye çabalıyorum ve güzelin, mükemmelin düşmanı olduğunun fena halde farkındayım ...
ozuak@hotmail.com