(Sultanahmet Cezaevi'nde harika bir öğle geçirdik. Ve bu güzel öğleyi yine Ankara'daki yardımcım Serpil Gogen kaleme aldı)
ÖZELLİKLE, bir cuma günü öğle saatlerinde Sultanahmet'te dostlarla buluşmak, o dört muhteşem camiden kısa aralıklarla başlayan o dört sesli benzersiz ezan kanonunu dinlemek, sonra da enfes tatlarla harika bir sohbeti paylaşmak giderek bir yaz klasiğine dönüşüyor..
Geçen hafta, aşağı yukarı tam bir yıl sonra, yine Four Seasons'daydık. Otel Müdürü Marcus Bey'in deyimiyle "dünyanın en güzel hapishanesi" nin bahçesinde otelin yüksek duvarlarından yankılanan musikiyi dinlerken, bol naneli ve limonlu erimiş dondurma kıvamındaki şerbeti yudumlayarak programı açtık.. Nane otelin bahçesinden.. Aklınıza gelen hemen her türden aromatik otu yetiştirdikleri iki küçük bahçe yapmışlar.
Masa yine mutfakta, Zekeriya Usta'nın fırınının önünde hazırlanmış.. Ve tabii dünyanın en iyi pizzacısı, koyu bir Fatih Terim hayranı, Floransalı Elena'yla Four Seasons'ın ünlü şefi Giancarlo oradalar.. Masanın ortasına Galatasaraylı misafirler için sarıkırmızı güller konmuş.. Elena yine dünya pizza ödüllerini toplayıp gelmiş, bir süre için İstanbul'da.. Eliyle hazırlıyor. Ama yaptıklarına pizza değil de, "sanat" demek daha doğru.. Yerken, kenarı olmasa, hamuru hissetmiyorsunuz.. Özellikle, kabak ve kabak çiçekli olanı gerçek bir tablo.. Üstelik, tadına doyum yok..
Bu arada Şef Giancarlo Gottardo, Türkiye'de keşfettiği inanılmaz zeytinyağları ve unu anlatıyor, antre olarak "kabukları soyulmuş" kiraz domatesler ve otelin bahçesinden gelen aromalı otlarla zenginleştirilmiş Japon ıspanak salatasını ikram ediyordu.. Ardından, Sicilya usulü bir "penne arabiata" yedik.. Domates ve acıyla hazırladığı çiğ sosu karıştırdığı inanılmaz bir makarna..
Bu arada pizza için kendi imalatı biberli zeytinyağını masaya getirdi.. Yağın asiditesi bozulmasın diye kırmızı biberle kısık ateşte 85 dereceye kadar ısıtarak yapıyormuş.. Bu bir sır, aslında.. Ama tariflerini verdi.
Sonra sıra tatlıya geldi.. Karamelize siyah incir üzerinde keçi peynirli dondurma, neredeyse pekmezleşmiş, antik balsamik sirke eşliğinde.. İşte bu tadı kelimelerle ifade etmek imkânsız.. Her lokmadan sonra dilinizde hissetmediğiniz ama damakta kalan peynir aroması ve eski nar pekmezlerini anımsatan bir görüntüyle, tabağı süsleyen 30-40 yıllık, (neredeyse tatlılaşmaya başlamış) balsamik sirke.. Parfüm şişesi gibi şişelerde 150, 200 Euro'ya satıldığı söylenen.. Four Seasons'un mönüsüne konmuş.. Tabii, finali yine o inanılmaz irmik helvasıyla yaptık.. Bir tadımlık da olsa..
Yolunuzu düşürün, bu lezzetleri mutlaka deneyin, kendinizi şımartın.. Hele bir de cuma günü öğle yemeğine giderseniz..
Biberli Zeytinyağı
50 gr. taze acı kırmızı biber
20 gr. kuru acı kırmızı biber
2 lt. zeytinyağı
5gr. tuz
Tencereye 2lt. zeytinyağı, biberleri koyup üzerini kapatın.. Sonra tencereyi ateşin üzerinde çevirerek yağı 85 dereceye kadar ısıtıp 8 dakika pastörize edin.. Kaynamamalı.. 20 dereceye kadar ılınınca tülbentten geçirerek süzün, 15 gün kullanın..
Sicilya (Erice Vadisi) Usulü Makarna
500 gr. kiraz domates, kabuğu ve çekirdekleri çıkarılmış
200 gr. zeytinyağı
50 gr. taze fesleğen
1 iri diş sarmısak tuz, biber.
Domatesler iyice yıkanıp kurulandıktan sonra küçük ve keskin bir bıçakla kabukları soyulup çekirdekleri çıkarılacak, zeytinyağ, sarmısak, fesleğen, tuz ve biberle birlikte mikser'e konup portakal rengi bir krema elde edene kadar inceltilecek. Sosunuz hazır.. İster makarna, ister makarna salatası ya da her türlü salata veya ızgara balık üzerine kullanabilirsiniz. Giancarlo bu sosun Sicilya'da çok ünlü olduğunu anlatırken, patlıcan kızartması üzerine çok yakıştığını, tuzlu peynir rendesiyle birlikte servis yapıldığını söylüyor.