Türkiye'den kilometrelerce uzakta, Hollanda'da bir genç milli takım maçında, hem de gurbetçi Türkler "Hakan Şükür" diye bağırıyorlarsa eğer, meselenin fazla tartışılacak yanı yok.. "Hakan Şükür" haykırışının Hakan'la da ilgisi kalmadı artık.. O bir simge.. Ersun Yanal'ı protesto simgesi..
Açık seçik.. Türk insanı artık Ersun Yanal'a inanmıyor, güvenmiyor, onu milli takımın başında istemiyor.
Haklı da.. Ersun Yanal bugüne kadarki performansı ile milli takımı taşıyacak çapta olmadığını gösterdi. Kuraya birinci torbadan giren, 1 numaralı favori takımı Almanya'ya gidemez hallere düşürdü. Bizim tamamen dışımızda gelişen olaylar ve Ukrayna sayesinde yeni bir şans doğdu. Şimdi bu yeni şansın da ayni başarısız ele teslimi istenmiyor.
Türkiye'nin önünde, bir dışarda Ukrayna, bir içerde Danimarka ve bir dışarda Arnavutluk maçları var. Birincilik hayal olduğuna göre, iki de bunlardan çok daha zor play-off maçı.. 3+2!..
Ersun Yanal, gurupta rakiplerimiz olan Ukrayna, Yunanistan ve Danimarka ile bugüne dek 4 maç oynadı. Tek galibiyeti yok. Tek gol atabilmiş, 10 kişilik Danimarka'ya o da..
"Hakan Şükür sistemime uymuyor" diye kargaları güldüren laflar etmiş.. Çünkü sistem meydanda.. Her maç ortalama 50 orta yapılıyor, sahanın her yerinden. Yani sistem aslında Hakan üzerine kurulu, ama Hakan sisteme uymuyor diye ortada yok. Yanal herkesi kör, alemi sersem sanıyor. Ali Sami Yen Stadı'nın etrafından geçemeyecek hale düşmüş. Çünkü Galatasaray düşmanlığı kesinleşmiş. Aklı fikri Fener'de. Her eylemi ile de bunu belli ediyor. Milli takımda işinin devamlı olmadığını biliyor. Hayallerinin takımı Fener'e gitmek için Milli takımı kullanıyor.
Peki o zaman sorun niye Ersun Yanal değil de, Levent Bıçakcı!..
Çünkü bizim bu yazdıklarımızı Levent Bıçakcı da biliyor. Dahası, yazdıklarımıza o da katılıyor. Milli takımın Ersun Yanal ile başarılı olacağına zerre inancı yok. Durmadan içerden, dışardan yeni hoca arıyor, ama aradığı ile kalıyor.. Çünkü düşündüklerini yapacak gücü ve iktidarı yok.
Sorun burada.. Tam burada..
Türk futbolu başkanlık sistemi ile yönetilir. Başkan genel kurul tarafından seçilir, genel kurula sorumludur, ona hesap verir. Yönetim Kurulu danışman gibidir.
Abdullah Kiğılı başkanlıktan istifa ettiği zaman, yönetim göreve devam etti. Başkanla gitmedi. Unutmayın. Haluk Ulusoy, federasyonunun bütün sevap ve günahlarının sahibi idi. O federasyonun üyelerinden bir tanesinin adını hatırlıyor musunuz, sözcü ve yürütücü durumundaki Ata Aksu dışında..
Ne var ki, Levent Bıçakcı'nın durumu değişik..
Kulüpler Birliği Haluk Ulusoy'u devirme kararı verdiği zaman, yerine yeni bir isim aradı. Çeşitli isimler uygun görülmeyince, bir gün Celal Doğan ve İlhan Cavcav'ın aklına aniden Levent Bıçakcı geldi.. Hani Ecevit'in aklına aniden Sezer'in geldiği gibi..
Ama Ulusoy'u devirip Bıçakcı'yı başkan yapmak için Kulüpler Birliği'nin desteği yetmiyordu.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yani siyasal iktidar da devreye girdi.
Böyle olunca, Levent Bıçakcı bir kukla durumuna düşüverdi. Federasyon heyetini siyasal iktidar, Doğan, Cavcav ve Yıldırım belirlediler. Bıçakcı "Peki" diye boyun eğdi ve bu heyet genel kuruldan çıktı. Çıkar çıkmaz da, Başkan'ın değil, kendilerini oraya getiren güçlerin emrine girdiler. Özellikle de "Bu federasyonu ben kurdum" diye ortalarda dolanan Aziz Yıldırım'ın.. Federasyonu sanki Yıldırım'ın sağ ve sol kolu durumundaki üyeler götürür oldu, Bıçakcı sinerken..
Öyle olunca, Levent Bıçakcı, düşündüğü hiçbir şeyi uygulayamaz hale geldi.
Bugün Levent Bıçakcı'nın Ersun Yanal'dan zerre hazzetmediğini, ona zerre güvenmediğini Sağır Sultan biliyor. Ama Bıçakcı kafasında değişikliği yapacak güçte değil. Federasyonun Fenerli kanadı, Ersun Yanal'dan öylesine memnun ve öylesine açıklamalar yapıyorlar ki, Bıçakcı susmak, hatta "Ben de Ersun Yanal'ın arkasındayım" demek zorunda kalıyor.
Bugün, Türkiye, 2006 Almanyası'na, nerdeyse kendi sahasında bir Dünya Kupası finaline gitme yolunda ikinci şansı yakalamışken, bu şansı da bir Fener-Galatasaray çekişmesine kurban etmek üzere..
Ersun Yanal'ın yaptıkları ve de dolayısı ile yapamayacakları gün gibi meydanda iken, Levent Bıçakcı'nın, çok ama çok kıymetli günleri ziyan etmesinin sebebi bu..
Yeni hoca gelecekse, onun, 3 Eylül'e kadar geçecek her güne fena halde ihtiyacı var.
Son bir not.. Benimle ayni düşündüğüne inandığım Şenez Erzik gibi gerçek bir futbol kurdunun "Elemelere Ersun ile devam, ama Almanya'ya iyi bir hoca ile gitmek lazım" demesine inanamadım.. Almanya kısmını başaramayacak Ersun Yanal'ın, bu 3+2 kritik maçları geçeceğine nasıl inanıyor Erzik, peki?..