"BOSS" dedi, Ahmet (Kurtaran), pazartesi günü.. "Hafta sonunu bulması zor.. Gidiyor Melih.."
"Nesi var" dedim.. "Her tarafı sarmış" dedi.. "Dönüşü olmayan yolda.."
Programına gitmişler.. Melih gelememiş.. Son hafta hızla ilerlemiş, yatağa düşürmüş onu.. Halsiz.. Bitkin.. "Programı boş piyano önünde yaptık" dedi..
Gösteri devam etmeli ya..
Ve perşembe günü beklediğim haber geldi..
1974 Eurovision Şarkı yarışması sinyal müziği herkesi büyülemişti.. "Aslında bu melodi temsil etmeliydi ülkemizi" diyen o kadar çok kişi vardı ki..
Pek çoğumuz, o yılın aranjörü ve orkestra şefi Timur Selçuk'un bestesi sanmıştık, bu daha ilk dinleyişte çarpan melodileri..
Timur açıkladı..
"Çoban Yıldızı benim değil.. Melih diye bir genç arkadaş var.. Onun.."
25 yaşında bir delikanlı o zaman Melih..
Gönüllere yerleşmesi, dünya durdukça söylenecek şarkılar yazması arkadan geldi..
Melih, Çiğdem ve Erol, ülkenin gelmiş geçmiş en müthiş müzik takımlarından oldular. Sanki birbirleri için yaratılmışlardı.
Çiğdem yazıyor, Melih besteliyor, Erol söylüyordu.. Ardından tüm Türkiye söylüyordu.
Önce Çiğdem gitti genç yaşta.. Şimdi de Melih..
En çok Erol yalnız kaldı..
Kusura kalmasın öteki Melih dostları..
Bugün en çok Erol'a sarılmak istiyorum..
Başın sağ olsun, sevgili dostum!..