Vatan iyi bir gazetecilik örneği veriyor, trafik konusunda.. Foto muhabiri, kentin göbeğindeki bir trafik lambasının altına yerleşiyor ve kırmızıda geçenleri fotoğrafla belgeliyor..
İlk gün Mecidiyeköy'de idiler. Ertesi gün Taksim'de.. Yani sadece trafiğin değil, trafik polislerinin de en yoğun olduğu iki mekânda..
Sonuç.. Ortalama her dakikada bir sürücü, kırmızıda basıp gidiyor..
Bu çok önemli bir sonuçtur..
Bu Türk insanının devleti zerre umursamadığının kanıtıdır..
Bir.. İki.. Tamam.. Ama her dakika başı biri basıp gidiyorsa, bu, ülke insanının trafik kurallarını yok saydığını gösterir.
Hayır bu toplumsal bir sorun değil.. Eğitim, falan hiç değil..
Bu denetimin eksikliğinden.. Bu cezaların komikliğinden.. Bu yakalanma korkusunun nerdeyse olmayışından..
İnsanları yasalara uymaya zorlayan şey, ahlak, eğitim, bilincin çok ötesinde, yakalanma korkusudur.
Ayni TIR şöförünün Münih'ten Edirne'ye gelene kadar ortalama üç ihlal yaparken, bunun EdirneAdana arasında 42'ye çıkmasının sebebi budur. Ne şöför değişiyor, ne bilinci.. Değişen ne?.. Türkiye sınırlarına girince, yakalanmayacağını, yakalansa da ucuz kurtulacağını biliyor. Avrupa'da dikkatli ve saygılı.. Çünkü canı yanar. Türkiye ise dağ başı.. Vur gitsin..
Trafik bilimcileri "Algılanan Yakalanma Riski" diyorlar.. Bir de katsayı veriyorlar.
Bu katsayının yüksek olduğu ülkelerde, trafik suçu azalıyor. Bizim gibi nerdeyse sıfır olan ülkelerde ise, sokaklar cehenneme dönüyor.
Algılanan Yakalanma Riski Katsayısını belirleyen iki unsur var..
Birincisi yakalanma oranı.. Trafik polisleri ihlallerin yüzde kaçını yakalıyorlar?.. Bizde bu rakam, yüzde 1 değil. Birincisi trafik polisi sayımız komik derecede az.. Hele İstanbul'da komik ötesi.. Polisin hiçbir yere yetişmesi mümkün değil. İkincisi.. Yetişen de görevini çok az yapıyor.. Hatta yapmıyor. Polisin gözü önünde ne ihlaller var. Bıkkın ve inançsız polis müdahale bile etmiyor. O zaman daha da azıyor, insanlar.
Katsayının ikinci unsuru.. Özellikle yakalama imkânı azaldığında cezaların çok artması gerekir.. Öldürücü olması.. O zaman, ihtimal binde bir de olsa, "Ya yakalanırsam" diye korkar insan .. Bizde cezalar da komik..
O zaman bizim sürücü "Nasılsa yakalanmam.. Hem yakalansam da ne yazar" diyip, devleti, kuralları hiçe sayıyor..
Kırmızı ışıkta dakikada bir ihlal, devletin utancı, devletin ayıbı, devletin yüz karasıdır.
Bir yanda trafik kadrolarını takviye etmeyeceksin. Öte yandan popülizmin doruklarına çıkarak cezaları komik seviyelerde tutacaksın. Ondan sonra da "İnsanlar niye kurallara uymuyor" diye şikâyet edeceksin..
Hadi canım, sen de!..