Sayın Abdülkadir Aksu, İçişleri Bakanı,
Bu resmisi..
Sevgili hemşerim, dostum, Mülkiyeli Kardeşim..
Bu da samimisi....
Tümü size bağlı sorumluların, yetkililerin ve güçlerin görevlerini yapmayışları ve yapmaya bir türlü yanaşmayışları yüzünden, Türk insanının İnsanca Maç Seyretme Hakkı yıllardır gasp ediliyor..
Her hafta daha feci olaylara şahit oluyor, insanın kanını donduran görüntüler izliyoruz.
Bir ülkede İnsanca Yaşama Hakkı'nın sağlanmasından İçişleri Bakanlığı Sorumludur. İnsanca Maç Seyretme Hakkı da, İnsanca Yaşama Hakkının bir parçasıdır. Her hafta maça gidenlerin sayısının milyonlara ulaştığı bilinirse, hem de önemli bir parçasıdır.
Ancak insanlarımız ne yazık ki bu hakkı kullanamamaktadır. İnsanca Maç Seyretme Hakları gasp edilmekte, ölümcül tehlikelere maruz kalmaktadırlar.
Bunun bir numaralı sorumlusu da polis teşkilatıdır.
Sayın Aksu..
Açıklandı.. Beşiktaş-Fenerbahçe maçına 4200 polis görevlendirilmiş..
Sabah dokuzdan, gece 23.00'e kadar.. Sabah dokuzda İnönü Stadı'nda olmak için çoğu varoşlarda yaşayan bu çocuklar kaçta evlerinden çıktılar, gece kaçta evlerine döndüler varın hesap edin.. 18 saate yakın bir mesai.. Hem de tatil günü..
Peki bu süre içinde ne yediler, ne içtiler?.. Kumanya diye verilen komikliği biliyor musunuz?.. Gördünüz mü, yemeyi denediniz mi?.
Polisten insanca muamele bekliyorsak, öncelikle ona insanca davranmak zorunda değil miyiz?.
Yarı aç, 18 saat ayakta mesai.. Kabul.. Polis fedakârlık mesleğidir. Bunu göze alan bu mesleğe girer.. Tamam.. Ama insanlar fedakârlık yaparken, sebebini bilmek isterler..
Beşiktaş-Fenerbahçe maçına giden 4200 polis oraya niçin gönderildiğini, görevinin ne olduğunu biliyor muydu?.
Hayır?..
Orada olabilecek olaylara nasıl yanıt vereceği konusunda eğitim görmüş müydü?..
Hayır..
Niye gittiklerini de bilmiyorlardı, neyi, nasıl yapacaklarını da..
Bana lütfen açıklar mı ilgililer, Beşiktaş-Fenerbahçe maçına gönderilen 4200 polise verilen görev talimatını..
Bana lütfen açıklar mı ilgililer, polis eğitim süreçlerinde, ya da görev başı eğitimlerde maç polisliği konusunda, kursu, dersi geçtik, konferans veriliyor mu?.
Nereye niçin gittiğini, ne zaman ne yapacağını bilmeyen 4200 adamı bir tatil günü sabahın köründen gecenin yarılarına kadar aç susuz bekletirseniz, o zaman olacaklara da razı olursunuz..
Sayın Bakanım..
Maçlarda yığınlar halinde, gereğinden çok fazla, abartılı sayılarda görevlendirdiğiniz polisleriniz, görevlerini yapmıyorlar. Çünkü görevlerinin ne olduğunu bilmiyorlar.
Bilseler ve yapsalar, futbolda, stadyumlarda en azından şiddet ve terörün önlenmesi birkaç haftalık iş olur..
Birkaç haftalık.. Şimdi size, bazı ipuçları ve bilgiler vereceğim, yerinde ya da televizyonda izlediğiniz bir maçta bu yüzlerce, binlerce polisin ne yaptığını değerlendirmeniz için..
1-Şeref Tribünü'nden karşıya baktığınızda bomboş merdivenler görmüyorsanız, polisiniz görev yapmıyor demektir. FİFA, stadlarda şiddet ve terörün önlenmesi için, sosyal psikoloji uzmanları ile yıllarca ortak çalıştı. Yerler numaralı olacak, herkes kendince uygun gördüğü saatte stada gelip, boş bekleyen yerine oturursa, strese girmeyecek, öfkelenmeyecek, sinirlenmeyecekti. Merdivenler boş olursa, tuvaletlere, büfelere, yani insancıl ihtiyaçlara ulaşmak kolay olacaktı. Başta sağlık sebebleri ile müdahale gerekirse, stadı hızla terk etmek ya da ihtiyaç duyulan yere hızla ulaşmak mümkün olacaktı. Maçı izlemesi kolaylaşan insanları artık hayvanca saldırı duyularına yöneltmek zorlaşacaktı. İkincisi.. Her yer numaralı olunca, tribünler kolay kontrol edilecek, holigan çetelerinin sızması önlenecekti. Güvenlik güçleri merdivende oturan, ayakta duranlar arasında bilet kontrolü yaptıkları zaman, başkalarının haklarını gasp ederek içeri sızanlar, beleşçiler, karaborsacılar, kulüpler tarafından beslenen çeteler kolayca ortaya çıkarılacak ve bertaraf edileceklerdi.
Sayın Bakan..
Beşiktaş-Fenerbahçe maçında numarasız beş bin biletin kulüp tarafından satıldığını biliyor musunuz?. Ve de biliyor musunuz, polisin biber gazı sıktığı kavgayı, maça kulübün bilgisi altında biletsiz giren iki rant çetesinin çıkardığını, yani sözde Beşiktaşlı bir çetenin, gene sözde Beşiktaşlı bir çete ile, Kapalı Tribün'ün kontrolünü ele geçirme savaşı yaptığını.. Bu kavganın ilk işaretinin önceki hafta başkentte sizin de olduğunuz maçta verildiğini.. Ben biliyorsam, siz de bilmelisiniz.. Bilmiyorsanız, polisiniz bu konuda da görev yapmıyor demektir.
Sayın Bakan..
Boş merdivenler, halkın İnsanca Maç Seyretme Hakkı'nın güvence altında olduğunun ilk göstergesidir. Stadı çetelerin değil, güvenlik güçlerinin kontrol ettiğinin ilk ve en önemli işaretidir.
FIFA ve UEFA gözlemcileri, gittikleri maçlarda ilk buna bakarlar, raporlarına ilk bunu yazarlar. Merdivenler görülmüyorsa, ağır cezalar verirler. Bu sebeble FIFA, UEFA resmi maçlarında merdivenler boştur bizde.. Çünkü o maçlarda otorite vardır. Bizim yerli maçlarda yoktur.
2- Stad kapıları maç öncesinde, ya sırasında kapalı ise, polisiniz görev yapmıyor demektir. Stad kapıları içeriden dışarı her zaman açık olmak zorundadır. İstanbul gibi bir deprem kentinde, 30 bin kişinin kapalı kapılara hücum ettiğini düşünün.. Binlerce ölü, yaralı.. Böyle bir risk nasıl göze alınır?. Elimde e-mail var. Doktor cep telefonundan acil çağrı almış, Saracoğlu Stadı'nda.. Yarım saatte ve ancak iki Emniyet Müdürü bulup konuştuktan sonra dışarı çıkabilmiş.. Doktor, iki müdür, can kurtarma yolunda ziyan olan yarım saat.. Yer sallanınca binlerce kişinin hücumu ne olacak?.
Kapılar, dışarıdan içeri, hiç kapanmamalı.. Elinde numaralı bileti olan yurttaş, devlet güvencesi ve garantisi altındadır. O yer gitmese de boş kalacaktır. Herkes numaralı yerine oturur, ayakta, merdivende kimse olmazsa bu sağlanır. Kapıların sonuna dek hem içeri, hem dışarı açık tutulması, polisin var, polisin görevde olduğunu gösterir.
3- Tribünler "Ayağa, ayağa, bütün stad (Numaralı) ayağa" diye bağırıyor ve herkesi ayağa kalkmaya zorluyorsa, kalkmayana hakaret ediyor ve eline ne geçerse fırlatıyorsa, polisiniz görev yapmıyor demektir. FIFA gene toplum psikolojisi uzmanları ile yıllarca yaptığı çalışma sonunda, ayakta duran insanların birbirlerine daha yapışık durduklarını, bunun toplumsal bir sinerji yarattığını ve kolayca şiddete dönüştürülebileceğini tespit etmiş ve oturmayı zorunlu hale getirmiştir. Holiganizme, şiddete karşı bu önlem gereği tüm tribünlerimiz oturmalı hale getirilmiştir. Ancak çeteler maçın hiçbir dakikasında oturmadıkları gibi, oturanları da ayağa kalkmaya zorlamakta ve stadda görevli 4200 polis görev bilincinde olmadığı için faciayı seyretmektedirler. Bilinçli bir Emniyet Müdürü bu işi on dakikada çözer. Çünkü tribünler, liderler tarafından yönetilmekte, onların dediklerini yapmaktadırlar. Maç öncesi stadda görevli en büyük emniyet yetkilisi, tribün liderlerini toplar ve yasak eylemleri birer birer sayar ve "Bunlardan biri kimin tribününde olursa, o tribünün liderini alırım" der. Alır da.. Aldığını gösterir de.. Bakın o zaman bir daha böyle şey kalır mı, Sayın bakanım.
4. Herkes eline geleni sahaya atıyorsa, tribünlerden koro halinde sinkaflı iğrenç küfürler, hakaretler duyuluyorsa, polisiniz görevini yapmıyor demektir. Görev yapan polisin bunlara engel olması çok kolaydır. Gene ayni yöntem.. Tribün liderleri uyarılır. "Kontrol edemezseniz, sizi alırız. Bir daha maça girmenize de izin vermeyiz. Maç saatini karakolda geçirirsiniz" dediniz mi, iş biter. Yeni yasa buna izin veriyor.
Sayın Bakanım..
Bu saydıklarım, bir genelge, bir emir yapılabilecek ve iki haftalık izleme ile sonuca ulaşabilecek çok kolay önlemler.
Polisi maça abartılı sayılarla değil, göreve yetecek kadar gönderin. Sabahın köründen, gecenin yarısına değil, yeterli saatlerde gerekirse vardiyalı, ama insancıl koşullarda çalışsınlar.. Siz onların insan olduklarını hatırlayın.. Biz de onlardan insanca muamele bekleyelim.
Maça giden polisler görevlerinin halkın İnsanca Maç Seyretme Hakkı'nın sağlanması ve savunması olduğunu ezberlesinler. Halk için, halka yardım için orada olduklarını bilsinler. Kavga çıkınca müdahale etmek, intifada gibi gözü dönmüş saldırmak değil, olayların çıkmasını en baştan önlemek, maçların en kolay, en rahat izlenmesini sağlamak amacı ile oraya gönderildiklerini, artık anlasınlar.
Sayın Bakanım, Sevgili Aksu.. İnsanımın insanca maç seyretme hakkı, artık sizde.. Bekleyeceğiz..