Hürriyet gazetesi, bu ülkenin önde gelenlerine sordu.. Sonucu açıkladı.. "Türkiye'nin en iyi gece kulübü Q Jazz Bar'dır!.."
Doğru.. Bu ülkenin en seçkinlerini burada bulursunuz.. Bu ülkeyi ziyarete gelen üst düzey yabancılar buraya mutlak uğrarlar..
Başkan olduğu dönemde Clinton yarım saat için uğramış, 3.5 saat kalmıştı. Öylesi ünü dünyayı sarmış bir kurumdur Q Jazz Bar!..
Nerededir?. Çırağan Oteli'nde.. Otel için ne gurur verici değil mi?.. Öyle sanın.. Çırağan, daha doğrusu onun İsviçre dağlarından gelmiş Genel Müdürü, iki yıldır Q Bar'ı yok etmek için elinden geleni yapıyor.
Burası bir hukuk devleti.. Sahiplerle, kiracılar arasında anlaşmazlıklar çıkabilir. Mahkemelere gidilir, sonuç beklenir. Q Bar ile Çırağan arasında da karşılıklı açılmış yığınla dava var. Ondan ötesi, hukukun işi.. Şeriatın kestiği parmak acımaz.. Artık kimin parmağını keserse..
Ama İsviçre dağlarından gelen adam "Türkiye'de hukuk yavaş işliyor, bekleyemem" diyor ve kollarını sıvayıp "Bizzat ihkak-ı hak"ka girişiyor. Hakkın hukuktan değil, kol kuvvetinden geçmesi, Türk Ceza Kanunu'na aykırı olduğu halde..
İki yıldır, yasa dışı, hukuk dışı neler yaptı, bu dünyaca ünlü Türk gece kulübünü yok etmek için, İsviçre dağlarından gelen adam..
Şimdi gene oteli afişlerle, billboard'larla donatmış..
"Q Jazz Bar'a gidenlerden hiçbir sorumluluk kabul etmeyiz" diyor ilanlar.. Amaç gidenleri korkutmak.. Gitmelerini önlemek..
İsviçre dağlarından gelen adama, bu ülkenin hukuku da, sivil toplum örgütleri de hak ettiği dersi verecekler, inanıyoruz..
Bir yandan da oteli işleten Kempinski International'in dağdan gelip bağdakini kovmaya kalkışan bu İsviçreli'yi niçin ısrarla burada tuttuğunu da fena halde merak ediyoruz..