Minyatürk'te toplanmış bizim maç çetesi.. Yıkılan Cengiz Özdemir tabii.. Ev sahibi.. Arif Usta'nın restoranını daha evvel yazmıştık zaten.. Bu sefer iki sürpriz hazırlamış.. Açışta soğuk çorba.. Ben Avrupa'da ne zaman denediysem nefret ettim.. Ama bu bizimki harika olmuş.. Mutlak tadın.. Kapanışta da, ortadan kestikleri kavunu kase yapıp bir meyve salatası hazırlamışlar, sonunda kabını da yiyorsunuz parmaklarınızla..
Cengiz'e teşekkürleri boynuna sarılıp sıralarken "Haftaya daha güzel bir yerde kahvaltıya gideceğiz" dedi..
Kalktık gittik, ertesi hafta..
Yenidoğan Sarıgazi'de bir çiçek bahçesi.. Devasa.. Gez gez bitmiyor.. Kahvaltıyı geçin.. Gördüklerim beni büyüledi..
Bu ülkede çiçek sanayisinin merkezini Antalya bilirdim.. Muhteşem bir tesis yapmış Cüneyt Okul..
Önce çok gurur duyduğu serayı gezdirdi, açık hava çiçekliğini sonraya bırakıp..
İçeride anthurium ve orkideler var.. Anthurium, son yılların en moda çiçeği.. Hollanda'dan ithal edermişiz.. El ayası gibi genelde kırmızı bir yaprak şeklinde çiçek. Ortasından işaret parmağı gibi göbek geliyor hani.. İşte o..
Cüneyt bu çiçeği şimdi İstanbul'da üretiyor.. Sonuç.. 2.5 milyon dolar döviz artık Hollanda'ya gitmiyor, evde kalıyor, bakar mısınız?..
Nasıl devasa bir sera.. Bir bölümde büyütüyorlar.. Bir bölümde şokluyorlar.. 26- 27 derecede büyürken, birden 20 derece civarına düşüş, çiçek açmayı coşturuyormuş.. Sonra yaşlanan çiçekler üçüncü serada dinlenmeye bırakılıyor.. Bunlar uzun. Artık dik duramıyor, yatıyorlar. Toprağa değen yerleri oradan yeni kök veriyor ve yeni bir çiçek doğuyor.. Her şey bilgisayar kontrolünde.. Nem, sıcaklık, sulama..
Hikmet Okul, 1947'de Etiler'de çiçekçiliğe başlarken, oğullarının bugün 57 bin metrekarelik üretim seralarına ulaşacaklarını tahmin etmiş miydi acaba?..
57 bin metrekare.. Sarıgazi'nin göbeğinde bir vaha, bir Central Park gibi.. O zaman dağ başı imiş, şimdi çevresi tümüyle evler, apartmanlar..
Şirketin adı şimdi Nema.. Tamamen dışa açık.. Hem ithalat, hem ihracat.. "Hollanda, Belçika, İtalya, Çin, Avustralya, Güney Afrika, Güney ve Orta Amerika, Amerika Birleşik Devletleri çalıştıkları ülkelerden bir kısmı" dersem, "Çiçek deyip geçmeyin ha" demiş olurum ayni zamanda..
Çiçek üzerine aklınıza gelen her şeyi yapıyorlar. Anahtar teslimi, salon ve bahçe düzenlemesinden başlayın, gerisini tahmin edersiniz.
Şimdi bahçesini Sevgili Galip Birge'ye emanet eden ben, salonumun dörtte birini kaplayan minik ormanımı da Cüneyt'e havale ettim..
Salon ve bahçe bitkilerine ayrılmış açık ve kapalı bölümleri görünce, başka bir şey yapmam zaten mümkün değildi.. "Ayinesi iştir kişinin.." demişler.. Bir hafta sonu gidin.. Anthurium ve Orkide seralarını, açık kapalı saksı ve toprak bitkilerini, bonzaileri bir görün, bu yazının o harika cenneti anlatmakta nasıl zorlandığını fark edeceksiniz.
Aslında her bölüm ayrı bir yazı konusu olacak kadar meraklı üstelik..
Yeşil benim rengim.. İstanbul'da deniz değil de yeşil manzarası arayan, salonunun yarısına yakın kısmını orman gibi yapan adamdan ne beklersiniz ki, zaten.. Cüneyt'in bahçelerinde ne kadar mutlu bir sabah geçirdiğimi tahmin edin artık.. İlk fırsatta gene gideceğimi de..