Ertuğrul Ateş, tam adının adamıdır. Erkekçe'nin bir eli yağda, bir eli balda ressamı iken bir gün çıktı geldi.. "Ben Amerika'ya taşınıyorum.."
Bre aman.. Cebinde 800 dolar.. Elinde fırçası gitti.. Orada hem de nasıl ballı badem yaşayan, resimlerini satan, önde gelen bir ressam oldu.. Bir gün gene çıktı geldi.. "Ben artık ülkeme hizmet etmek istiyorum.."
Bir Akademi açtı Beyoğlu'nda.. Yazdık, hatırlarsınız.. Hürrem'in yapımında görev aldı..
Dün geldi gene.. "Hürrem'in tümünü satın aldım.." Yahu büyük yatırım.. Üstelik elden geçmesi lazım..
"Horozu çok olan yerde sabah geç olur, Hıncal Ağbi.. Şimdi her şey benim elimde.. Dünyanın bayılacağı bir oyun haline gelecek Hürrem.."
Ertuğrul'un son yıllarda hayatı Broadway'de geçti.. Bilir orada ne satar, ne satmaz..
"Yapacağım, göreceksin.." "Nerede?.." "Antalya'da" dedi.. "Antalya büyük potansiyel. Turist artık denize ve güneşe gelmiyor.. 'Güneş battıktan sonra ne var.. Beni nasıl eğlendireceksin' diyor.. Her hafta binlerce insan gidiyor, binlerce insan geliyor.. Hürrem onların merakını çekecek bir şov.. Konu ilginç.. Danslar ilginç.. Antalya'nın sahiplerinin bana sahipleneceklerini de umuyorum.."
"Vallahi" dedim, "Teorin doğru.. Antalya gecelerinin böyle renklere ihtiyacı fazla.. Cem Kınay, Ney'i boşuna mı yaptı?.. Antalya'da doğdu Ney.. Avrupa'yı dolaştı. Kasımda Londra'da.. Hem de West End'de.. Hürrem niye Broadway'e gitmesin ki.."
İki adres verdim, Ertuğrul'a.. Antalya delisi iki genç.. Biri Belediye Başkanı Menderes Türel.. Biri sevgili kardeşim Özer Saraçoğlu..