Nişantaşı kendi çapında bir kasaba. Sinema, cafe, alışveriş, sosyete, entel tayfası, en kokoşundan en salaşına mekânlar, suratlar. İnsan kaptırdı mı, aynı üç sokak arasında yuvarlanıp gidiyor.
Eski günleri analım, biraz da misafir ağırlayalım maksadıyla Ulus 29 planı yapıldı. Ama önce mahallemizin köklü restoranı Park Şamdan. Valla bugüne dek benim ve hippi, tiki arkadaşlarımın tarzına uymadığından gitmişliğim yoktu. Hafif kalantor ağabeylerin, ağır ablaların mekânı. Gelin görün ki, etrafınıza aldırmazsanız leziz yemekleri tadabilirsiniz. Garsonlar çok deneyimli, evin kraldan kralcı kahyaları. Külbastı, zeytinyağlı enginar ve sorbe çeşitleri muhteşem. Ha bir de cins cins sosyetikleri...
Ulus 29'da şıklık, kaliteli müzik aynen devam. Ulus 29'un müzik koordinatörü (çok fiyakalı laf)
Salih Saka hani radyolarda "Ben aşçınız Salih" diye reklamları dönüyor, ikinci compilation (ondan bundan şarkılar) cd'sini çıkartmış. İlki Club 29; adı üstünde club şarkıları. Açılış genç kız marşı "I will survive" Ajda'nın Bambaşka Biri'nin gavurcası. Earth Wind and Fire'dan Fantasy ile devam edip Alihan Samedov'dan Yaz Akşamı'na kadar en iyi club parçaları Salih Saka tarafından mixlenmiş.
İkinci cd Ulus 29 ise yemek müziği tadında cool ve romantik parçalarla dolu. Hasan Cihat Örter'den Jamais, Marc Aryan'dan İstanbul ve Antonis Remos'dan Den Teliosame dönüp dolaşıp dinlediklerim. Salih Saka organizasyon, düğün dernek müziklerini üçüncü cd Çubuklu 29'da toplamak üzere. Bu üçlemeyi atlamayın derim.