Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Cumhur'un başkanı var mı?..

Saat birdi, İngiltere Başbakanı Blair'i ekranda gördüğümde.. Biri on geçe de Amerika Başkanı Bush konuştu.. Türkiye'yi nasıl kucakladıklarını, demokrasi ve özgürlüğü hedef alan terörizme karşı nasıl bizimle beraber savaşacaklarını anlattıkları ve acımızı yürekten paylaştıklarını söylediklerinde.. Yani patlamadan sadece iki saat sonra, ama binlerce kilometrede ötede.. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nı ekranda gördüğümde güneş batmıştı. Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın şerefine verdiği iftira katıldıktan ve olayın üzerinden saatler geçtikten sonra halkının karşısına çıkabilmişti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise kelimenin tam anlamı ile kayıptı.. Böyle günlerde ateş düştüğü yeri fena halde yakar. Onları teselli edebilmenin, acılarını hafifletmenin imkanı yoktur. O insanlara sadece moral verilebilir.. Dayanma gücü sağlanabilir.. "İşte bakın yanınızdayız" diyerek ateşten uzak olanlar ise dehşete düşerler.. Toplum panikler.. Yaşam darmadağın olur.. Onların da ihtiyacı olan şey gene moraldir.. Felaket günlerinde, devletin tüm güçleri ile yanlarında olduğunu, onları kucakladığını gösteren, yarınlardan endişe edilmemesini söyleyen, "Devlet adamları"na, "Halk adamları"na ihtiyaç vardır. 11 Eylül New York'- unda dünya tarihinin yaşadığı en büyük terör olayının en az sıkıntı ile atlatılmasının bir numaralı sahibinin, New York'un efsanevi Belediye Başkanı Gulliani olduğunu söylemiştim. Kuleler çökerken Gulliani oradaydı. Olay yerinde.. New York sokaklarında.. Koşarak, bağırarak, elinde megafon, emirler yağdırarak.. Manhattan'ı sokak sokak dolaşıp, insanlara "Normal yaşama dönün.. Hiçbir şey olmamış gibi yaşayın.. Teröre yenilmediğimizi, yenilmeyeceğimizi göstermenin en etkili yolu budur" diyerek.. Bire bir.. Yüz yüze.. Güneş battıktan sonra gece kulüplerini, diskoları dolaşmış, yas için kapılarını kapayan bu kuruluşların sahiplerine "Hayır.. Açın.. Açık kalın.. Sabaha kadar müzik çalın.. New York yenilmemeli" demişti. New York ayakta kaldı.. Gulliani gibi bir lideri olduğu için.. Peki bir haftadan kısa zaman içinde arka arkaya dört bombalı saldırıya uğrayan İstanbul'da, Türkiye'de böyle bir devlet adamı, halk lideri gördünüz mü?.. Kapalı kapılar ardında çalışıyor, yazılı demeçler veriyor, nihayet, hasbelkader kendilerini bulan bir televizyon kamerasına, dünyanın en beylik, en klişe laflarını ediyorlar.. Bir kişi inanıyor mu acaba, o zaman!.. Böyle inandırıcı olmak mümkün mü?.. Cumhurbaşkanı saat 11.30'da tüm televizyonların ortak yayınında olmalıydı.. Başbakan, saat yarımı bulmadan Levent'te halkın arasında görünmeli, hastaneleri dolaşmalı "Acınız acımdır" demeliydi.. İstanbul Valisi saat 11'i beş geçe Levent'e yerleşmeliydi, tüm çalışmaları bizzat yöneterek. İstanbul Belediye başkanı 11'i on geçe, İstiklal Caddesi'nde paniğe kapılmış halkın tam ortasında olmalıydı.. Ben Bush'tan, Blair'den önce, kendi liderlerimi görmeliydim karşımda.. "Yalnız değilim.. Sahipsiz değilim.. Kaderimle baş başa değilim" demek için Amerika Başkanı ve İngiltere Başbakanı'nı beklememeli idim..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA