Görev gereği İstanbul Büyükşehir Belediye-Bursaspor maçını izlerken bir yandan da gözümü R e a l Madrid-Osasuna maçına diktim. Real Madrid'in evindeki maçı İspanya saatiyle 12.00'de, Belediye- Bursa maçı da 13.00'te başladı. Dünya markası Real Madrid'in oynadığı saate bakarsak, Belediye'nin de Bursa'nın da sahadaki vasat futbola "Öğlen saatinde maç oynanır mı?" diye bir mazeret üretme şanslarının olmadığını görürüz. Real rakibini farklı yenerken, Osasuna'nın ağır skora rağmen gösterdiği şahsiyetli mücadeleye hayran kaldım. Osasunalı oyuncular "Yenilmenin de bir adabı vardır" dercesine oynadı.

AÇ OYUNCU LAZIM
Bursaspor şampiyon olduğu dönemdeki takımdaşlığı kaybetmenin sancılarını yaşıyor. Savunmadaki Serdar Aziz-Basser-Stepanov'un uyumunu, çalışkanlığını ve birbirlerine olan desteğini orta alanda ve hücumdaki takımdaşları maç boyu yapamadı. Batalla ve Ozan İpek bedenen sahadalar ama kafalarında motivasyonlarını öyle kaybetmişler ki; zoraki oynuyor görüntüsü çiziyorlar. Bursa'nın toparlanması için şampiyon kadrodaki gibi hedefi olan, başarıya aç oyuncuları bulması gerekir.
Topun 40 dakika oyunda kaldığı vasat maçta pozisyon üstünlüğü Belediye'deydi ve galibiyeti kaçırdılar. Belediye takım uyumu olarak Bursa'nın çok önündeydi. Özellikle Holmen, Zayette ve Webo etkili oynadı. Türkiye'de çok kulüpte Holmen gibi oyuncu yok. Holmen hem koşuyor, hem pres yapıyor hem de gol arıyor.

CARSON DEVLEŞTİ
Günün kahramanı Bursa kalecisi Carson oldu. İngiliz kaleci yaptığı müthiş kurtarışlarla Belediye'nin üç puan hevesini kursağında bıraktı.
Medya ve seyirci desteği olmadan Belediye yukarılarda yer alıyorsa bu, yönetim ve teknik heyet başarısıdır. Yapılan yerli ve yabancı transferlerde Abdullah Avcı'nın ve ekibini büyük payı var. Bu oyuncular genelde hem hedefe yönelik hem de takım uyumuna çabuk adapte olacak şekilde tespit ediliyor. Eğer Belediye, Kasımpaşa gibi butik bir statta maçlarını oynasa iddia ediyorum futbolu sevenler koşa koşa izlemeye gider.