Galatasaray için Kayseri deplasmanı tam bir "kırılma" maçıydı. Farklı Gaziantep yenilgisi sonrası yaşanan travmaya, Kayseri'de sergilenen vasat oyuna rağmen kazanılan üç puan Galatasaray'ın zirvede kalmasını sağladı.
Kayserispor'un kadrosu hızlı hücuma çıkmayı ve tempolu oyunu seven oyunculardan kuruluydu. Galatasaray, rakibin bu özelliklerini bildiği için taktik olarak maç boyu hiç yüksek tempoda oynamadı. Galatasaray eğer maçı yüksek tempoya taşısaydı Kayseri'nin genç ve dinamik kadrosuna çok pozisyon verir, kesin kaybederdi. Çünkü sahadaki kadronun yapısı ve oyuncuların fizik gücü ancak teknik beceriyi ön plana çıkararak oynamaya uygundu. Galatasaray'ın bu taktiği; bazı oyuncular sorumsuz oynamasına rağmen Kayseri'de işledi.
Fatih Hoca'nın müthiş değiştirdiği ve sürprizlerle dolu kadrosunda Semih-Ayhan ikilisi mücadele olarak başarılıydı.
Maça 40 derece ateşle çıkan Elmander ileride "Yalnız adamı" oynasa da mücadele yönünde "Issız adam" olmadı. İskandinav ülkesinin insanları sahada hep yürekleriyle oynuyor. Elmander attığı golün dışında Kayseri savunmasını yıprattığı gibi çalışkanlığı sayesinde hücuma çıkmalarını da engelledi.
TAKIMIN EN İYİSİ SELÇUK'TU
Galatasaraylı tüm oyuncuların bu maçtan ders çıkarmaları ve şapkalarını önlerine koymaları gerekir. Semih Kaya, Galatasaray savunmasında kendini vazgeçilmez görenlere oynadığı akıl dolu futbolla bundan sonrası için gözdağı vermiştir. Semih hiç uyum sorunu yaşamadı, top kullanırken hem sakindi hem de basit oynadı ve ilk toplara havadan- yerden basarken zamanlaması doğruydu.
35'lik Ayhan'ın çalışkanlığı ve mücadele isteği ile orta alana dinamiz kazandırırken, Selçuk'un hücuma daha fazla katkı yapmasını sağladı. Selçuk da Galatasaray'ın en iyisiydi; sahanın her yerine koştu ve maçı kopartan akıllı bir gol attı. Eboue'yi hep eleştirdik ama Kayseri'de doğru yerde görev yapınca katkısı arttı ve hücuma kanattan sık katıldı.
Hakem Cüneyt Çakır ve ekibinin yönetim tarzını gerçekten özlemişiz. Gerektiğinde kart kullandı; genelde diyalogla çözüm üretti.