Bir Çin atasözü şöyle der: "Bir ülkede küçük insanların gölgeleri uzuyorsa o ülkede güneş batıyor demektir." Felipe Melo için yönetimde "Bu para verilir mi?" diye ahkam kesenler, Liverpool önünde onun kalitesini görünce herhalde saklanacak yer aramışlardır. Terim ile yeniden yapılanan ve göz kamaştıran bir kimliğe bürünen Galatasaray'ın keyfini sürmek yerine, huzuru bozmaya çalışanlar şapkalarını önlerine koymalıdır. Türk futbolunun kriz yaşadığı, Galatasaray'ın Avrupa'da olmadığı dönemde Melo ve kaleci Muslera tra
nsferlerini gerçekleştirenleri, başta Başkan Ünal Aysal'ı kutluyorum. Bu iki transfer Galatasaray markasının gücünün koruduğunun göstergesidir. Bunun keyfinden rahatsız olanlar lütfen gölge etmesinler.
Galatasaray, bu sezon ekolü ve sistemi olan, keyif veren bir takım olacak. Liverpool önünde taraftarını hiç susturmayan, sürekli coşturan, oyunun içine çeken ve güven veren Galatasaray, gerektiğinde öne oynadı, sık sık sahayı enlemesine kullandı, yerden ayağa isabetli pas yaptı. Sahanın yıldızı Sabri kendini sanki klonlamıştı; tükenmek bilmeyen enerjisiyle her yere bastı. Ujfalusi sağdan yaptığı bindirmelerle tribünleri kendine hayran bırakırken Baros'un attığı iki mükemmel golün hazırlayıcısı oldu. Arda'nın da temposu yükseldiğinde Galatasaray'ın tadına doyum olmaz.
TERİM'İN 2 YASAĞI
Felipe Melo varken Galatasaray 4-1-4-1 oynar. Melo bir radar gibi; çevresini kontrol ediyor; boşa çıkıp top alıyor; arkadaşları markajdaysa sağa-sola basit oynuyor. Bazen dikine ani paslar atıyor. Topla rakip arasına girerken vücudunu akıllı kullanıyor. Sağ ayağının üstünü ve dışını raket gibi kullanıp uzun mesafeli topları adrese teslim atıyor.
Galatasaray'daki müthiş değişimin mimarı Terim'in oyuncularına iki yasağı var.
1- Gerekmedikçe kimse geriye pas oynamayacak. Liverpool karşısında ilk yarı 6 geri pas yapıldı.
2- Ceza alanı içinde hiçbir oyuncu rakibine sarılmayacak, çekmeyecek. Dün de bu tür çekmeler, tutmalar olmadı.