UEFA sitesinde G.Saray'ı haftanın takımı seçmiş ve şu övgüde bulunmuştu: "Rijkaard'ın G.Saray'ı için şapkanızı çıkarın.." İlk yarı bu övgüye yakın bir takım izledik. G.Saraylı futbolcular alan daraltıyor, ayağa ısrarla isabetli pas yapıyor, oyunu rakip kaleye yıkarken kanat bindirmeleriyle etkili oluyordu. Eskişehir yediği baskıdan burnunun ucunu bile göremiyordu.
Ancak Galatasaraylı oyuncuların akıl ve beceri yolu kapalıydı. 10'ncu dakikada kopması gereken maç Kewell'ın yanlış pas tercihleri nedeniyle kopamadı. Sarp ve Keita karşı karşıya yüzde yüz iki tane golü atamadı.
Rijkaard hedefe ulaşmanın sırrı, 'her maça aynı zihniyetle çıkmaktır' demişti. G.Saraylı oyuncuların gole dönüşmesi gereken pozisyonlarda final pasları ve beceri vuruşu isabetsiz olunca Eskişehir'in direnci yükseldi. Nonda'nın golü Vucko'nun hediyesiydi. İkinci yarı herkes Galatasaray'dan skoru büyütmesini bekliyordu ama Eskişehir orta alanı kalabalık tuttu. Kanatları iyi kapattı ve önde pres yaparak Sarp ile Topal'ın dikine final pasları atmasını engelledi.
ISRARLA HAVADAN!
Mehmet Yılmaz'ın attığı şans golü G.Saray'ı bozdu. Rijkaard kulübeden müdahale konusunda "Kapasiteli, her an herşeye adapte olabilecek futbolcularımız var. Sadece bir sıkıntı olduğunda kenardan uyarıyoruz" demişti. Ama Rijkaard ve ekibi oyuna müdahale etmekte bu kez geç kaldı. Sarp ve Topal ayaklarındaki topları yedikleri baskıdan dolayı kenara ya da geriye oynamak zorunda kalıyordu. Orta alan "Ayhan'a ihtiyaç var" diye bağırıyordu ama Rijkaard Ayhan'ı nedense hiç düşünmedi..
Yine söylüyorum; Sarp-Topal ikilisi rakiple mücadelede ve topu çalma konusunda başarılılar. Ancak topu oyuna çabuk sokma konusunda etkisiz kalıyordu. Göbekten kanatlara top gelmeyince yaslanarak oynayan Eskişehir savunması ve kalecisi zorlanmadı.
Düşünün rakibin kalesinde basketçi gibi bir kaleci var. Bütün kornerler ve kenardan yapılan ortalar ısrarla yüksekti ve yanlıştı. G.Saray'ın attığı golde Keita'nın kestiği top yerdendi. Teknik heyetin bu zaafa el koymaması şaşırtıcıydı. Arda gibi zeki ve tekniği yüksek bir oyuncunun kalecinin kapsama alanına havadan orta yapmakta ısrar etmesi daha şaşırtıcıydı. Ayrıca Arda topla sık buluşmasına rağmen etkili değildi ve takımını hızlı hücuma taşıyamadı.
Arda'nın da kötü oynama hakkı var. Rijkaard, oyunun patronluğunu Arda'dan alıp Elano'ya vermeyi nedense düşünmedi. Ben, Rijkaard'ı ilk kez takıma müdahale konusunda ve oyuncu değişiminde etkisiz gördüm.