Türkiye'de insan hayatına gereken önemin verilmediğini düşünüyorum. Toplumda yaygın olan, "Bedava yaşıyoruz" düşüncesine katılıyorum. Her bayramda yüzlerce kişiyi trafiğe kurban veriyoruz. Özellikle büyük kentlerde yaşanan kazalar sonrası genç gelen ambulanslar sonucu insanları kaybediyoruz. Bazen hastanelerin acil servislerinde yeterli doktor olmadığından hastaları geç müdahele sonucu kan kaybından kaybediyoruz. Yaşanan çarpıklıkları, alınmayan önlemleri, medya olarak sık sık dile getiriyoruz ama yine ders almıyoruz. Aynı tas aynı hamam olarak hayatı sürdürüyoruz.
***
Son yıllarda futbol sahalarında kalp krizine dayalı ölümler artmaya başladı. Son kurban Sevillalı Antonio Puerta oldu. Ben kalp krizine dayalı bir ölüme çıplak gözle 2003 yılında Paris'te tanık oldum. Kamerunlu Foe, Kolombiya ile oynadıkları Konfederasyon Kupası yarı finalinde kalp krizinden çrpına çırpına can verdi.
Türkiye'de de ilk kalp krizine dayalı ölüm, özel arşivime göre Derwall döneminde 17 yaşındaki Dursun Özbek'le yaşandı. 1994'te Kayhan Kaynak, Adana Demirspor'un Karataş'taki devre arası kampında kalp krizi geçirip hayatını kaybetti. 2006'da da Elazığ'da top koşturan genç oyuncu Gökmen Yıldıran antrenmanda hayatını kaybetti. Geçen yıl Manisa'da Meduna direkten döndü.
Şimdi soruyorum; futbolculara yaptırılan sağlık kontrolleri sadece sezon başıyla mı sınırlı kalmalı? Yoksa oyuncular ya da sporcular altı ayda bir kontrolden geçmeli mi? Veya yaşanan bu kalp krizlerine anında müdahale adına yeterli önlemler alınıyor mu?
***
Size çok önemli bir bilgi aktaracağım. Bu bilgi hem örnek olacak, belki de saha içinde veya antrenmanlarda kalp krizi geçiren bir oyuncunun hayata dönmesini sağlayacak. Dizilerde ve filmlerde kalp krizi geçiren birine kalbi yeniden çalıştırmak adına şok yapıldığını görürürüz. Bu cihazın adına "Defibrilator" deniyor. Cihaz kalp krizi geçiren kişiye şok verip kalbi normal ritmine döndürüyor..
Barcelona Kulübü, Puerta'nın ölümünden sonra Defibrilator adlı şok cihazı antrenmanlarda saha kenarında bulundurma kararı aldı. Büyük ölçüde bu cihaz maçlarda da hazır bulunacak. Yani ilk müdahale sahada yapılacak.
Barça'nın bu hamlesi kesin diğer kulüplere de örnek olacaktır. Şimdi tekrar soruyorum; acaba bu cihaz bizim stadlarımızda bulunan ambulanslarda var mı? Yoksa kulüpler talep etmeli. Ya da Federasyon şart koşmalı. Ayrıntı gibi görünse de bu önemli cihaz uçaklarımızda da olmalı. Havadayken kalp krizi geçiren bir yolcu bu cihazla hayata döndürülebilir. Örnek mi? THY uçağında Defibrilator adlı cihaz olsaydı kalp krizi geçirip hayatını kaybeden Türk sinemasının ünlü ismi rahmetli Kemal Sunal belki hayatta olacaktı..
Bana büyüklerimin öğrettiği bir söz şöyle der: "Tedbir aklın yarısıdır"