Galatasaray 17 Eylül'deki 10'lık Beşiktaş maçından beri 34 gündür ligde kazanamıyor. Bu tablo "Gerets'in çalıştırdığı takımlar ikinci sezonlarında 10'uncu hafta düşüş yaşıyor" tezini de çürütüyor. Çünkü G.Saray kazanamama sıkıntısını ilk haftadaki Ankaraspor maçından beri sürdürüyor. Yönetim-teknik heyetfutbolcular bir bütün olup sorunu aşmaları gerekirken perde gerisinde yapılan suçlamalar kriz yaratıyor. Aslında G.Saray her büyük takımın yaşabileceği bir krizin içinde kıvranıyor. Bir dönem yönetimde görev yapmış, futbolcu olarak hizmet etmiş kişiler krizi aşmanın formüllerini ortaya koyacaklarına, krizi tırmandıracak açıklamalar yapıyor. Örneğin, Hakan Ünsal, "Gerets oyunculara karşı geçen yılki gibi sıcak değil. Oynayan da oynamayan da mutsuz" diyor. Hakan faturayı Gerets'e keserken birlikte oynadığı arkadaşlarının adeta avukatlığına soyunuyor.
Eski sportif direktör Bülent Tulun yönetime yüklenirken, Adnan Polat'ı futbolu bilmemekle ve reklam peşinde koşmakla suçluyor. Elbette; Ünsal da Tulun da eleştiri yapma haklarına sahipler. Ama eleştirirken ortaya çözüm de koymalılar.
Tulun geçen yıl kazanılan şampiyonluğun bir parçasıydı. Parasız dönemleri, sıkıntıları bilen, uykusuz geceler yaşayan bir kişiydi. Tulun, kişileri suçlama yerine kendi döneminin doğrularıyla mevcut dönemin yanlışlarını gündeme getirmeli. Sonuçta kendisi G.Saraylı ve kongre üyesi. Hakan Ünsal da futbolculuk döneminde yaşadığı benzer sıkıntıları tecrübesiyle arkadaşlarına aktarıp krizin aşılmasına yardımcı olmalı.
Futbolcular, yöneticiler ve teknik heyet bu eleştirilere mikrofonlara konuşarak değil, maç kazanarak cevap vermelidir. Bir galibiyet G.Saray'ı krizden çıkarır. Futbolcular hocayı sevmeyebilir ama G.Saray'a hizmet ettiklerini ve G.Saray sayesinde para ve şöhret kazandıklarını unutmamalıdır.