Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

Kürt meselesinde bölgesel ve yerel boyut

WASHINGTON

Türk dış politikasında son yıllarda yaşanan en olumlu değişim muhtemelen Kuzey Irak ile ilişkilerde gerçekleşti. Erbil'de Konsolosluk açılmasından tutun, Mesud Barzani'nin Türkiye'de geçen hafta yaptığı PKK'ya yönelik silah bırakma çağrısına kadar uzanan geniş bir yelpazede ilişkilerde adeta bir balayı yaşanıyor. Oysa daha birkaç yıl öncesine kadar son derece sert ve düşmanca söylemler hâkimdi. Peki ne değişti? Ne oldu da düşman Barzani, dost ve müttefik Barzani durumuna geldi? Bu soruya hem Irak, hem de Türkiye içindeki dinamiklere bakarak cevap aramak gerekiyor.
Irak'tan başlayalım. Irak için 2008 ABD seçimleri bir dönüm noktası oldu. Barack Obama'nın seçimleri kazanması ABD'nin Irak politikasında radikal bir değişimi beraberinde getirdi. 2008'de eğer Obama değil, Cumhuriyetçi aday, Arizona senatörü John McCain kazansaydı, ABD bugün Kuzey Irak'ta daimi olarak askeri üsler kuruyor olacaktı. Hatırlasanız McCain ve Obama en çok Irak konusunda zıtlaşıyordu. Obama bir an evvel ABD askerlerinin Irak'tan çıkması gerektiğini savunurken, McCain tam tersine ABD'nin Irak'ta kalmasını savunuyor ve İran'a karşı savunma ve saldırı formülleri arıyordu. Bunların en bilineni Kürdistan yerel yönetimiyle uzun dönemli askeri ortaklığın kurulmasıydı. Bağdat hükümetiyle hep sorun yaşayan, uzun dönemde İran, Suriye ve Türkiye arasında sıkışıp bölgede yalnız kalmaktan korkan ve Türkiye ile PKK nedeniyle sürekli kriz yaşayan Barzani yönetimi de ABD askeri üslerine ev sahipliği yapmak için tabii ki can atıyordu. Ama Obama seçimleri kazanınca bütün bu hayaller suya düştü. Maksimalist bir politika izlemek yerine, artık çok daha pragmatik, gerçekçi ve rasyonel olmak zorundaydı Barzani. İşte bu nedenle Erbil, Türkiye ve PKK konusunda 2008 öncesine oranla çok daha ılımlı bir politika izlemeye başladı.
Şimdi kısaca Türkiye'deki dinamiklere bakalım. Aynı dönemde Türkiye'nin de ABD ile ilişkileri düzelmeye başlıyordu. 2007'de Bush yönetimi Ankara ile PKK'ya karşı "anlık istihbarat" sağlayan uydu görüntüleri paylaşmaya başladı. Bu sayede Türkiye Kuzey Irak'ta çok kapsamlı bir kara operasyonu yapmaktan son anda vazgeçti. Obama göreve geldikten sonra PKK'ya karşı istihbarat ve askeri işbirliği gelişerek devam etti. 2008'den itibaren PKK'ya karşı askeri açıdan operasyonel üstünlük sağlayan Ankara, siyasi platformda rahatlamaya başladı. Kısa bir süre sonra, Kürt açılımı gündeme geldi. Askeri üstünlüğün getirdiği siyasi moral sayesinde, AK Parti PKK'ya yönelik "af ve diyalog" gibi politikalar izlemeye başladı. Fakat bu olumlu süreç 2009 sonunda Habur'da yaşanan görüntüler nedeniyle sekteye uğradı. Açılım hüsran ve başarısızlıkla sona erdi. Bazı diyalog çabalarına rağmen 2010 ve 2011'de siyasi alan daraldı ve karşılıklı hatalar nedeniyle terör ve silahlı mücadele tekrar bütün şiddetiyle başladı. Sonuç olarak bugün geldiğimiz noktada devlet, Kuzey Irak ile balayı yaşıyor ama PKK'ya karşı 1990'lı yılları anımsatan bir güvenlik söylemi geliştirmiş durumda. PKK ile diyalogun bittiği bu ortamda, Barzani Ankara nezdinde Kürt meselesine çözüm için hem yerel hem de bölgesel platformda makul bir muhatap olarak duruyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA