WASHINGTON
Unutmayalım ki, Obama "değişim" sloganıyla seçildi. Amerikan halkı Obama'yı Bush döneminin hatalarını silmek ve yeni bir başlangıç yapmak için seçti. Obama'da ilk günden bu yana kendisine bırakılan enkazı kaldırmak için uğraşıyor. Obama yönetiminin şu izlediği politikalara bir göz atalım: Irak'tan çıkma kararı, İran ve Suriye ile diyalog, Rusya ile yumuşama, AfganistanPakistan stratejik planı, Çin'le yeni ekonomik diyalog, Guantanamo'nun kapatılması, Avrupa ile güven tazeleme ve tabii ki ABD ekonomisi için yapısal reform paketi . Bütün bunlar ilk üç ay içinde yapıldı. Obama değişimi sözde değil özde istiyor ve bunu yaptıklarıyla da kanıtlıyor.
Ve şimdi sıra Türkiye ile ilişkilerde... "Değişim" zamanı . Evet, Obama bugün Türkiye'de. Dünyanın gözü de Obama'nın üzerinde. Artık ABD ile Türkiye arasında yeni bir dönem başlıyor. Peki bu yeni dönem ne ifade ediyor? Bu soruya cevabı Obama'nın Meclis konuşmasında bulacaksınız.
Obama, kanımca, üç temel mesaj verecek . Birincisi Türkiye'nin küresel önemiyle ilgili. Bugün geldiğimiz noktada İslam dünyasının ve Batı'nın çok ciddi bir gerilim içinde olduğu ortada. Bu gerginlik artık akademik bir tartışma olmaktan çıktı. NATO genel sekreterinin seçim sancılarından tutun, Avrupa ve ABD'deki El Kaide terörizmine ve de Türkiye'nin AB üyeliğine kadar her türlü platformda bu İslamBatı gerilimi önümüze çıkıyor.
Obama birinci mesajını böylesine gergin küresel bir ortamda Türkiye'nin neden önemli olduğu konusuna ayıracak kanımca.
Bush'un düştüğü hata
Ama Obama bu mesajı verirken Bush yönetiminin düştüğü tuzaklara düşmeyecek . Neydi Bush yönetiminin hataları? Türkiye'yi İslam dünyasına model göstermek, ılımlı İslam'dan bahsetmek, laiklik, İslam ve demokrasi arasında laf cambazlığı yapmak . Bunları bir kenara bırakıp, çok basit ve sağlam bir mesaj verecek Obama: " Türkiye birinci sınıf bir demokrasi olarak AB içinde yerini almalıdır."
Bu mesaja bakarak Türkiye'de birçokları hemen "Ha işte bakın ABD, AK Parti'ye otoriter ve İslamcı olma, basın özgürlüğüne sahip çık" mesajı veriyor diyecektir. Haklılar. Obama bu mesajı verirken arka planda bu tür kaygılar olacak. Ama ön planda, daha ciddi bir kaygısı da olacak Obama'nın: Türkiye'deki demokrasiye, demokratik olmayan bir müdahale kaygısı. İki yıl önce bu iktidara karşı askeri muhtıra vermiş ve de daha geçen yıl bu partiyi yok etmek istemiş bir yargı var Türkiye'de . Obama'nın "demokrasi ve AB" mesajı işte tam da bu nedenle AK Parti'ye olduğu kadar rejime de olacak. Zira geçen hafta yapılan demokratik seçimler itibariyle , 15 yıldır yönettiği belediyelerde ve 7 yıldır yönettiği Türkiye'de hâlâ yüzde 40 oy alan bir parti var. Amerika'dan bakınca bu seçim sonucu AK Parti için bir hezimet falan değil, tam aksine bir başarı.
Obama'nın ikinci mesajı kanımca Afganistan ve Irak konusunda olacak. Irak konusunda tavrınızı anlıyorum, zaten ben de bu savaşı desteklemedim; ve Irak'tan artık çıkıyoruz mesajını veren Obama, " PKK konusunda size destek olmaya devam edeceğiz" diyecek. Ama hemen arkasından, " Afganistan konusunda sizden çok daha ciddi destek bekliyorum" mesajını da verecek. Bence Türkiye maalesef bu konuda bir fırsat kaçırdı. Keşke Ankara NATO Genel Sekreterliği'ne Hikmet Çetin gibi tecrübeli birinin getirilmesi karşılığında, Afganistan'a 10 bin asker göndermeyi vaat etseydi. Yapıcı ve yaratıcı bir teklif yerine sadece Rasmussen'e itiraz etmekle yetindik ve şimdi bütün çabalarımıza rağmen NATO'nun başına İslam dünyasının nefretini kazanmış biri geldi.
Üçüncü mesaj ise Ermenistan konusunda gelecek. 24 Nisan'a çok az süre kala bu ziyareti yapan Obama, Ankara ve Erivan'a "Artık tarih konusunda aranızda anlaşın ve sınırı açın" mesajı verecektir. Umarız Obama'nın bu üç mesajı da Türkiye tarafında doğru değerlendirilir.