Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

Ankara-Erbil balayı

WASHINGTON

Geçen hafta "Abant Platformu" tarafından düzenlenen "Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak" başlıklı iki günlük bir konferans için Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin başkenti Erbil'e giden 100'e yakın Türkiyeli katılımcı arasındaydım. Sırf bu toplantının gerçekleşmesi ve Musul'daki Türk Başkonsolosu Hüseyin Avni Botsalı'nın konferansa katılıp, konuşma yapması bile aslında son bir yıldır Ankara ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında nasıl bir yakınlaşmanın yaşanmakta olduğunu açıkça ortaya koydu . Bilindiği üzere son bir yıldır Ankara ve Erbil arasında resmi temaslar devam ediyor. Irak özel Temsilcisi Murat Özçelik liderliğinde Türk Dışişleri, Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani ile sıkça görüşüyor.
Bu önemli gelişmeler haliyle Washington tarafından yakından takip ediliyor ve takdir ediliyor. Aynı zamanda Amerikalı yetkililer basit bir soru soruyor: Nasıl oldu da Ankara uzun süre direnmesine rağmen artık fikir değiştirdi ve Erbil'le diyalog konusuna daha sıcak bakmaya başladı?
Bu soruya 3 temel cevap vermek mümkün: Birincisi Washington'un kendi politikasındaki değişimle ilgili... Kasım 2007'den bu yana Washington PKK konusunda Türkiye'ye çok daha ciddi destek sağlıyor. Özellikle istihbarat alanındaki işbirliği Türk Silahlı Kuvvetleri'nin PKK'ya karşı Kandil bölgesinde daha etkili olmasını sağladı. Sınır ötesi bu operasyonlar haliyle Kürdistan bölgesinin yönetimine karşı Ankara'nın elini güçlendirdi. Şurası kesin: Türk Dışişleri masaya ancak eli güçlü bir şekilde oturmayı seviyor. Bu nedenle son bir yıldır Ankara kendine daha çok güveniyor ve masaya bu şekilde gelmekte zarar görmüyor. Ayrıca Bağdat yönetimi ile Barzani arasındaki siyasi ilişkilerin Irak petrol yasası ve Kerkük'ün statüsü konusundaki anlaşmazlık nedeniyle kötüye gidiyor oluşu Erbil nezdinde Ankara'nın elini güçlendiren ilave bir unsur.

7 milyar $'lık ticaret hacmi
Ankara'nın Erbil'le daha kapsamlı ve ciddi bir diyalog kurmasını sağlayan ikinci etken gene Washington'daki dinamiklerle ilgili. Eskiden Türkiye Kuzey Irak konusunda kendisine sadece Washington ve Bağdat'ı muhatap görürdü. Ama artık ABD Irak'tan kademeli olarak çekilme konusunda düğmeye basmış durumda. Obama ile bu süreç daha da hızlanacak. Bu durumda hem Irak genelinde hem de Kürdistan bölgesinde ciddi bir boşluk doğacak. Ankara bu boşluğun Tahran tarafından doldurulmasını istemiyor. Ayrıca Ankara, ABD'nin Kuzey Irak'ta kendine geçici veya daimi bir askeri üs kurmasını da istemiyor. O halde, hem İran'ın Erbil üzerindeki etkisini dengelemek hem de ABD'ye Kuzey Irak'ta askeri veya siyasi bir sorun olmadığını hissettirmek açısından Türkiye'nin izlediği Erbil'le yakınlaşma politikası son derece mantıklı.
Üçüncü faktör olarak, AnkaraErbil yakınlaşmasının arkasındaki ekonomik dinamiklere değinmek gerekiyor. Bu yeni dostluk her iki tarafın da yararına; çünkü ortada 7 milyarlık dolarlık bir ticaret söz konusu. Ankara açısından bakınca Kuzey Irak Türkiye'nin İran ve Rusya'ya olan enerji bağımlığını azaltacak bir fırsat kapısı . Bu bölge aynı zamandan Güneydoğu için ciddi bir istihdam ve yatırım kaynağı.

Kerkük kilit öneme sahip
Bütün bunlar Ankara'nın Erbil'e daha sıcak bakmasını sağlayan etkenler. Ancak bu olumlu gelişmeleri zehirleyecek çok önemli bir sorunu da unutmamak gerekiyor: Kerkük meselesi. Bu son derece zor konuda gene ABD'ye düşüyor. Washington'ın etkili düşünce kuruluşlarından Carnegie Endowment için Henri Barkey imzalı yeni bir çalışma Kerkük konusunda yaratıcı formüller sunuyor. Obama yönetiminin fazla vakit kaybetmeden bu konuya çok daha fazla siyasi ve diplomatik önem vermesi gerekiyor. Aksi takdirde hem Irak'ta hem de Ankara-Erbil cephesinde göreceli olarak iyi giden işler kolayca yön değiştirebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA