Üstünden 10 gün geçti ama Ankara-Saint Petersburg-Buenos Aires-Ankara-İstanbul turunun iki anısını hâlâ silip atamadım.
Anıların ilki üstüme yapışıp kalan ağır mı ağır grip. Bir yandan saat farkı, bir yandan iklim değişikliği ve de Saint Petersburg'dan Buenos Aires'e yaklaşık 16 saatte uçtuktan sonra aynı gün sadece 12 saatlik molanın ardından 14 küsur saatlik uçuşla Ankara'ya dönmemiz zaten gezinin başında hafif öksürük ve gıcıkla başını kaldırmaya başlamış olan gribimi öyle bir azdırdı ki, sormayın. Tıpkı kapakları açılmış baraj gibi.
Ama bana asıl koyan ikinci anı. Saint Petersburg'da başıma gelenler.
***
Başkan Putin, Rus ekonomisinin "Dolarize" olmaması için sıfır ödünlü bir politika uyguluyor. Son derece saygıyla karşılıyorum.
Bu politika gereğince, Rusya'da her türlü alışverişi sadece ruble ile yapmak zorundasınız.
Saint Petersburg'da otelimize indik. Resepsiyon görevlisi iki gecelik konaklama bedelinin -hiç ekstra olmazsa- 109.250 ruble tutacağını bildirdi. Ve ekledi: Ya nakit olarak ödersiniz ya da kredi kartınızla.
Nakit ödemeye kalkarsak, dövizlerimizi nerede bozduracağız? Cevap: Bankada veya her caddede bulabileceğiniz döviz bürolarında.
109.250 ruble aşağı yukarı 3.400 dolara denk geliyordu. (Not: Saint Petersburg Başkonsolosluğumuz'un bir görevlisi, "Bu otelde daha geçen hafta geceleme ücreti 300 dolar civarındaydı. G-20 zirvesi nedeniyle fırsatçılık yapmışlar ama iyice abartmışlar" dedi.)
Bir önceki ayın ekstresi henüz kesilmediği için kredi kartımın limitine güvenemedim. Dövizlerimi rubleye çevirip nakit ödemeye karar verdim.
Gerçekten de otelin aşağı-yukarı 100 metre ötesinde bir döviz bürosu vardı. Gittim. İçerisi müşteriden çok korumayla dolu. Ayrıca her gişe bir kapalı kapının ardında. Biraz bekletip 6 no'lu gişeye yönlendirdiler. Girdim, kapı arkamdan kapandı. 109.250 ruble karşılığı dolar uzattım. Hepsi de 100'lük banknot.
Tek tek aldı. Işığa tuttu, ardından bir makineden geçirdi, daha sonra göz ve el kontrolü yaptı.
Bir kısmını sağına koydu, bir kısmını soluna. Soluna koyduklarını uzattı, "Bunlar geçmez" dedi. Şaşırdım. Ben Rusça'dan anlamıyorum, onun yabancı dili yok. Banknotların üstündeki işaretleri gösterdi. Türkiye'deki bazı bankalar ve döviz büfeleri paranın sahte olmadığını belirtmek için mühür, damga veya işaret koyuyorlar ya; işte onlar Rusya'da geçmiyormuş!
Uzattıklarını alıp, yeni banknotlar verdim. Onları da ayıklayıp bir bölümünü iade etti.
Haydi, yine yeni banknotlar... Onların da bir bölümü "Çürük!" çıktı.
Uzatmayayım, neredeyse bir saat uğraştıktan sonra 109.250 ruble karşılığı "Temiz" dolar bulabildim.
Tam "Oh" diyeceğim sırada, görevli pasaportumu istedi! Çünkü Rusya'da 400 doların üstünde döviz bozdurmak için pasaport ibrazı şartmış.
Oysa bizim resmi gezilerde Dışişleri görevlileri daha yola çıkarken pasaportları toplar, dönüş yolunda iade eder. Vize, girişçıkış işlemlerini topluca yaptırmak için.
Gel de derdini anlat. "Yok pasaport" dedim. Omuz silkti. Dolarlarımı iade etti.
Otele dönünce içime kurt düştü. Dövizlerimi saydım. 300 dolar eksik çıkmasın mı!
Bir solukta döviz bürosuna koştum. Beklettiler. Sonra 2 no'lu gişeye yönlendirdiler. "Hayır" dedim, "Benim işim 6 no'lu gişeyle."
Onun o gün için artık kapandığını söylemesinler mi!
Siz olsanız ne yaparsınız? Tabii ki, hiçbir şey.
Ya gişe görevlisi ile benim aramda o küçücük pencereden dolarlar gidip gelirken birkaçı düştü. Ya görevlinin elinden aşağıya kaydı. Ya...
Gerçekten içime oturdu.
***
Ne kadar ağır olursa olsun grip elbette geçecek ama Saint Petersburg'daki döviz bürosunda başıma gelenlerin acısını uzun süre unutamayacağım. Çünkü kendimi alenen yolunmuş tavuk gibi hissettim.