Türkiye haklı olarak 6 gündür Batı dünyasına Mısır'daki darbenin adını koymaları çağrısı yapıyor. "Darbe"ye açıkça "Darbe" demelerini istiyor, bekliyor.
Özellikle de tam üyelik müzakereleri yürüttüğümüz AB'den.
Çünkü AB'nin siyasal ve hukuki temellerini oluşturan "Kopenhag Kriterleri"nin özü demokrasi.
Çünkü AB bir demokrasiler birliği ya da topluluğu.
Ve çünkü AB, kendi ilkelerine gerçekten sahip çıkacaksa, dünyanın neresinde olursa olsun tüm demokrasi dışı girişimleri, gelişmeleri, özetle seçimle gelenin seçim dışı yöntemlerle düşürülmesini açıkça kınamak zorunda.
***
Ancak...
İşin bir de "Doğu" cephesi var.
Müslüman ülkeler. Arap ülkeleri. Arap Birliği ve onun 22 üyesi.
Onlar ne tepki verdiler Mısır'daki darbeye?
Birkaç alıntıyla özetleyeyim.
Arap dünyasında Mısır'a ve Katar'a karşı, İslam dünyasında da İran'a karşı liderliğe oynayan, en azından bir kutup olmaya çalışan Suudi Arabistan'la başlayayım.
Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye karşı darbeyi kınamak bir yana, darbecileri ilk kutlayan lider oldu Geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur'a yemin etmesini bile beklemeden gönderdiği mesajda, "Kardeş Mısır Arap Cumhuriyeti'nin Başkanı'nı yürekten kutluyorum" dedi ve ekledi: "Mısır ordusunun ülkeyi sonu belirsiz bir tünelden çıkaracağına eminim. Ve bu görevinde ona tam desteği vermeye hazırım."
Darbeci yönetime ikinci kutlama mesajı Birleşik Arap Emirlikleri'nden gitti: "Mısır'daki gelişmeleri memnuniyetle izliyoruz..."
Mursi'ye ve Müslüman Kardeşler hükümetine açıkça destek veren ve ekonomik sıkıntılarını hafifletmek için epey (3 milyar dolar) kaynak aktaran Katar da diplomatik ifadelerle yeni yönetimi tanıdı: "Katar, Mısır halkının tercihlerine saygı duymaktadır. Mısır'da 25 Ocak 2011 devriminin ruhuna saygı temelinde ulusal birliğin güçlenmesi en büyük dileğimizdir."
Ya Filistin lideri Mahmut Abbas'a ne demeli? Buyurun onun Adli Mansur'a gönderdiği kutlama mesajı: "General Abdülfettah El-Sisi komutasındaki Mısır silahlı kuvvetleri ülkenin güvenliğini koruyacak ve meçhul bir kadere sürüklenmesini önleyecektir."
***
Beni en çok şaşırtan Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil El-Arabi oldu. Yayınladığı yazılı açıklamada, Geçici Cumhurbaşkanı Mansur'u kutladı ve şöyle dedi: "Mısır halkı, kriz ve istikrarsızlığı aşmayı hedefleyen tarihi bir başarı gerçekleştirmiştir. Ayrıca iradesini halk iradesinden yana kullanan ve ülkenin ulusal çıkarlarını her şeyin üstünde tutan orduyu selamlıyorum."
***
Hayır, beni şaşırtan Nebil El-Arabi değil. Çünkü o, ne de olsa Mısırlı.
Ben, Arap Birliği'nin 22 üyesinden hiçbirinin Nebil El-Arabi'nin mesajına karşı çıkmamasına, "Katılmıyorum, desteklemiyorum" dememesine şaştım. Irak, Lübnan, Ürdün, Umman, Yemen, Kuveyt, Libya, Tunus, Cezayir, Fas, Moritanya, Sudan, Somali ve de diğerleri... Hiçbirinden Nebil El-Arabi'ye bir eleştiri gelmedi.
Hepsine yazıklar olsun. Hepsine yuh olsun...