Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Bu çarşı başka çarşı

Sınırdaki sıcak ve tehlikeli gelişmeler nedeniyle doğal olarak Suriye krizine yoğunlaştık ama uluslar arası topluluk bir sonraki hamlenin mesajlarını göndermeye başladı.
Bir sonraki hamle? Elbette İran.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın en geç önümüzdeki yaz nükleer bombaya sahip olacağını öne sürerek ABD Başkanı Barack Obama'dan "Kırmızı çizgileri"ni açıklamasını isteyip duruyor. Daha doğrusu, seçim kampanyasının iyice kızıştığı şu günlerde Beyaz Saray'a bunaltıcı bir baskı uyguluyor.
Obama hiç oralı değilmiş gibi görünüyor ama "Kırmızı" değilse bile "Yeşil" çizgiler çizmeye başladı.
"Yeşil" çizgiler? Yaptırımlar düğümüne ilmik üstüne ilmik atılması ve İran'ın ekonomik- siyasal-toplumsal bir krize yuvarlanmasının koşullarının yaratılması.
Çünkü Obama, nükleer krizin İran'daki rejim değişikliğiyle çözülebileceğine inanıyor. Tahran'dan gelen işaretler de bu öngörünün pek de hayal olmadığını gösteriyor.

***

Beşiktaş'ın "Her şeye karşı" olan Çarşı'sı varsa, Tahran'ın da kaşını kaldırınca rejimin direklerini salladığı bir Çarşı'sı var.
Batılılar'ın "Bazaar" dedikleri o Çarşı, aslında İran toplumunun orta direğini oluşturan Esnaf kesimi anlamına geliyor.
Devrik ve merhum Şah Rıza Pehlevi, sürgüne gittikten kısa bir süre sonra ve de ölümünden kısa bir süre önce yayınlanan "Tarihe Cevap" adlı anılarında, kendisini Humeyni liderliğindeki din adamlarının değil Tahran Çarşısı'nın alaşağı ettiğini anlatır.
Çünkü, şahlık rejiminin sonunu getiren 1978 boyuncaki gerilimi Çarşı esnafının biri bitmeden biri başlayan grevleri ve boykotları tırmandırdı.
Halıcısından sarrafına kadar onbinlerce mekan sahibi açıkça rejim değişikliği isteyenlerin safında yer aldı.
Sonrası malum... Şah ve ailesi 16 Ocak 1979'da Mehrabat Havaalanı'ndan "Boeing 707" uçağıyla ülkeyi terk ettiler. Bir daha dönmemecesine...
***

İslam devriminden 33 yıl sonra o Çarşı şimdi yeniden kaşlarını oynatıyor.
Her ne kadar 1970'lerdeki siyasal güce artık sahip olmasa da, ekonomik gücü rejimi ürkütmeye yeterli.
Ve bu hafta en az üç gün Tahran Çarşısı kepenk indirdi. Nedeni: Ekonominin rayından çıkmaya başlaması ve istikrarın bozulması.
Onun da nedeni: ABD ve müttefiklerinin yaptırımları ve de baskıları sonucu İran'ın petrol ihracatının ciddi ölçüde düşmesi. Döviz gelirinin yüzde 90'ına yakınını petrol ihracatından sağlayan bir ülkeye bundan daha ağır bir darbe indirilebilir mi?
Tabii petrol ihracatı düşünce döviz girdisi de azaldı; döviz girdisi azalınca dolar kıtlığı başladı; dolar kıtlığı başlayınca döviz kurları kontrolden çıktı.
Düşünün; yılbaşında bir dolar aşağıyukarı 11 bin tümen ediyordu, şimdi 36 bin tümene fırladı.
Tabii enflasyon da kamçılandı: Resmi rakamlara göre bu yıl enflasyon oranı yüzde 25-30 aralığında ama fiili rakamlar en az yüzde 60'ı gösteriyor. Bu kıtlıkta rejimin bir de Beşar Esad'a destek için Şam'a 1.5 yılda 10 milyar dolar göndermesini ekleyin... Ört ki, ölem.
İstikrarsızlık en çok toplumun orta direği olan Çarşı'yı vurdu. Hele bir de rejimin güvenlik güçleri spekülasyonla mücadele adına başta döviz büfeleri olmak üzere bazı esnaf kesimine baskın üstüne baskın düzenleyince, Çarşı en radikal misillemeyi başlattı: Kepenk indirmek. Yani boykot. Yani grev.
Hiç kuşkusuz Tahran'daki hava "Henüz" Şah'ın son günlerini andırmıyor. Ama ABD'nin sessiz ve derinden hamleleri dini lider Hamaney'in de, Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın da uykularını kaçırmaya başladı.
Obama'nın İran'ı "Rejim krizi" ile durdurma kumarı sonuç verecek mi bilmiyorum ama Suriye'nin ötesinin veya Suriye'den sonrasının hesabını yapanlar epey mevzi kazandılar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA