Elbette "Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır." (Anayasa, Madde: 68 ve Siyasi Partiler Kanunu, Madde: 4)
Elbette "Vatandaşlar siyasi parti kurma hakkına sahiptir" ve "Siyasi partiler önceden izin almadan kurulurlar." (Anayasa, Madde: 68 ve Siyasi Partiler Kanunu, Madde: 5)
Ancak... Anayasa hukukunun anıt isimlerinden, rahmetli Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya'nın "Siyasi Müesseseler ve Anayasa Hukuku" adlı yapıtında belirttiği gibi, "Her siyasi oluşumun, yalnız kendi varlığı içinde değil, bir de Türkiye yönünden incelenmesi gerekir."
"Türkiye yönünden", yani Türk siyasal hayatının geçirdiği süreç ve gerçekleri açısından incelenmezse ne olur?
Önüne gelen, aklına esen, bir siyasi oluşumda hesaplarını tutturamayınca tepesi atan, kalkar parti kurar. Ve bir parti enflasyonu doğar. Bugün olduğu gibi. İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre, Türkiye'de halen 60 siyasal parti faaliyet gösteriyor.
Bu oluşumlar "Türkiye yönünden" değerlendirme yapmadan yola çıkarlarsa ne olur? Ya pek çoğu tabela partisi olarak kalır. Bugün olduğu gibi. Ya bir başka partiyle birleşip taban yaratmaya çalışır. Bugün olduğu gibi. Ya da bir süre sonra pes edip tabelayı indirir. Yine bugün olduğu gibi.
Düşünün, adında "Türkiye" vurgusu yapan bir parti, Abdüllatif Şener'in kurduğu Türkiye Partisi bile, "Türkiye yönünden" bir senteze dayanmadığı için, sessiz sedasız kendini feshetti. Düşünün, Türkiye Partisi, Abdüllatif Şener'in memleketi veya kalesi Sivas'ta bile il başkanına sahip değildi.
***
Aslında, bu kadar çok siyasi parti kurulmasının seçim sistemiyle doğrudan ilişkisi var.
Fransız siyaset bilimcisi Maurice Duverger, seçim sistemleri ile siyasal partiler arasındaki ilişkiyi üç sosyolojik yasayla anlatır:
1- Nispi temsil sistemi, seçime katılan partilere aldıkları oy oranında yasama organında temsil edilme fırsatı sağlar. Bu nedenle seçim sisteminin nispi temsile dayanması, partilerin sayısını artırıcı etki yapar.
2- İki turlu ve tek adaylı çoğunluk sistemi, ilk turda seçilmeyi güçleştirdiği için, çok partili sisteme yol açar. Bu durum partilere ilk turda şanslarını denemek fırsatını verir. İkinci tur ise partileri anlaşmaya ve birbirlerini desteklemeye zorlar. Bu sistemde küçük partiler, büyüklerle uzlaşarak varlıklarını devam ettirirler.
3- Tek turlu çoğunluk sistemi ise parti sayısını azaltıcı etki yapar, iki partili sistemin öne geçmesine neden olur. Tek turlu çoğunluk sisteminde büyük partilerin küçük partilerle anlaşmaya ihtiyaçları yoktur. Ayrıca seçmenler de, oylarının ziyan olmaması için tercihlerini daha az beğendikleri ama büyük, iktidara oynayan partilerin birinden yana kullanırlar.
***
Türkiye'de -barajlı da olsa- nispi temsil sistemi uygulandığı için bu kadar çok parti var.
Fransa'da iki turlu ve tek adaylı çoğunluk sistemi uygulandığı için, küçük partiler ikinci turda büyüklere yanaşıyorlar.
ABD'de tek turlu çoğunluk sistemi olduğu için, sadece iki parti var. Başkanlık seçimleri arifesinde bağımsız adaylarca kurulan "Üçüncü parti"ler, seçimden hemen sonra feshediliyorlar.
***
Türkiye yeni Anayasa'yla ABD'de olduğu gibi başkanlık veya Fransa'da olduğu gibi yetkileri güçlendirilmiş yarı başkanlık rejimine geçecekse, seçim sistemini de mutlaka değiştirmek zorunda...