Gerek haber, gerekse editoryal servislerde saflar seyrelmeye başladı. Eee, ne yaparsınız; arkadaşlarımın dönüşümlü olarak yıllık izine çıktıkları döneme girdik.
Hepsine iyi tatiller diliyorum. Yılın yorgunluğunu bir ölçüde de olsa atmayı, fazlasıyla hak ettiler. Çünkü SABAH, habercilikte altın çağını yaşıyor.
Performansımızı hatırlatmak için öyle pek gerilere gitmeme gerek yok. Geçen haftanın örneği tek başına yeterli.
Geçen haftaya, biliyorsunuz, Özel İstihbarat Servisimiz'in hazırladığı "İşte tetikçi" haberimiz damgasını vurdu. Musa Anter suikastını örten 20 yıllık sır perdesini o haberle yırttık.
Aslında manşetimizin öyküsü bile başlı başına haber: 5 ayı aşkın süreyle bölgede kamp kurduk. Bir ekibimiz o 5 ayı aşkın süre boyunca gece-gündüz Anter'in tetikçisi Hamit Yıldırım'ı izledi, fotoğrafladı. 20 yıl önceki görüntülerine ulaştı. Sonra tüm görüntüleri suikasta tanık olanlara gösterip teşhis ettirdi.
Abdurrahman Şimşek ve Ferhat Ünlü o uzun süre boyunca bana günü gününe gelişmeleri aktardılar. Sonunda bir dosyayı önüme koydular.
Son kez sordum; "Hiçbir kuşku yok değil mi çocuklar?" "Hayır ağabey, gönlünüz rahat olsun..."
Ben çalışma arkadaşlarıma sonuna kadar güvenirim, sonuna kadar arka çıkarım.
... Ve ertesi gün manşetimiz Türkiye'de gündemi değiştirdi: "İşte tetikçi"