SABAH'TAN MEKTUP
Hafta sonunda Eskişehir Valisi Dr. Kadir Koçdemir uğradı. "Dr" unvanı lafın gelişi değil; doktora yaptı, tezinin konusu da kariyeriyle uyumluydu: "Modern milli devlet ve küreselleşme".
Eskişehir, Batı medyasında İstanbul'dan sonra en çok fotoğrafı ve görüntüsü yayınlanan, en çok ilgi gören kentimiz. Porsuk kıyısında Paris'teki Seine manzaralarını çağrıştıran plajları, Venedik'in birebir kopyası köprüleri ve gondolları, Viyana havası estiren faytonları...
Kısacası yeni, güçlü ve zengin Türkiye'nin başlıca simgelerinden biri olarak gösteriliyor Eskişehir.
Vali Bey, "Cıvıl cıvıl bir kentimiz var" diye söze başladı, "Doğrusu daha fazla ilginizi hak ediyoruz..." "Haklısınız" dedim ve Bölge Yayınları Koordinatörümüz Şaban Arslan'a dönüp sordum: "Eskişehir ekimizi ne zaman günlüğe dönüştürüyoruz?"
***
"SABAH'tan Mektup"ların birinde anlatmıştım: Çukurova, Akdeniz, Ege ve Ankara günlük eklerimizle Türkiye'nin önemli bir bölümünü kapsama alanımıza aldık.
Ayrıca ana gazetede her gün Marmara, Karadeniz, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve İstanbul sayfalarımızla henüz günlük eke kavuşturamadığımız bölgelerde de varlığımızı gösteriyoruz. O özel bölge sayfaları da inanın günlük ekler kadar ilgi görüyor. Hem okurlarımızdan, hem de reklamverenlerimizden.
Bölgesel politikalarımızda üçüncü bir araç geliştirdik: Belirli kentlere "Nokta yayınlar" hazırlıyoruz.
Bursa ve Eskişehir, bu yayınlarda başı çekiyor.
Hem Bursa'da, hem de Eskişehir'de başta belirli aralarla hazırladığımız içerik açısından dolu ve doyurucu eklerle bir mevzi kazanmayı öngördük.
Kazandık.
Şimdi sıra o mevzileri güçlendirmeye geldi. Yani, Bursa ve Eskişehir eklerimizi "Periyodik" duruma getirmeye.
Getirdik.
Anadolumuz'un bu iki büyük ve güzel ili de artık haftada bir SABAH özel ekleriyle buluşuyor.
Bundan sonraki adım Eskişehir Valisi Dr. Kadir Koçdemir'in önünde Bölge Yayınları Koordinatörümüz Şaban Arslan'a yönelttiğim soruda gizli: "Ne zaman günlüğe dönüştürüyoruz?"
Cevabını da ben vereyim: Bir aksilik olmazsa bu yaz mevsiminden sonra...
***
Dün sabah diğer gazetelere göz atarken çok güldüm.
Türk doktorları bir müthiş başarıya daha imza attılar. Bir kadından aldıkları yüzü bir başka kadına naklettiler.
Baktım; "Donör"ün fotoğrafı bir yana, adı bile yoktu rakiplerimizde. Daha doğrusu, "Donör"ün kimliği de, fotoğrafı da sadece SABAH'ta vardı.
Üstelik haberi de pek çok gazete -nedense- üstünkörü geçiştirmişti.
Bahar rehaveti daha ilk günden mi meslektaşlarımı çarptı acaba?
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle...