Bir Çerkes atasözünde denildiği gibi, meğer onun eceli koynunda yatıyormuş... Önceki gün Moskova'da hayata gözlerini yuman Abhazya "Devlet Başkanı" Sergey Bagapş'tan söz ediyorum.
50 gün kadar önce sabah kahvaltısında buluşmuştuk. Yeşilyurt'ta Marmara Denizi kıyısındaki bir balıkçı restoranında.
Türkiye'ye Rus pasaportuyla gelmişti. Resmi olmayan bir ziyaret için. Dışişleri, Gürcistan'ı gücendirmemek için "Ziyaret sağlık gerekçeli olarak gerçekleşecektir" açıklaması yapmıştı.
Rahatsızlığı da "Bel fıtığı" diye belirtilmişti. O sabah kahvaltısında "Sağlığınız nasıl" sorusuna gülerek, "Türkiye'ye gelince iyileştim" yanıtını vermişti.
Meğer asıl hastalık pusuda bekliyormuş: Akciğer kanseri. 10 gün önce apar topar Moskova'ya götürülüp ameliyat edildi ama kurtarılamadı.
O illete yakalanmasına çok büyük olasılıkla sigara neden oldu. Ağzından ve elinden hiç düşürmezdi. Nasıl düşürsün? Nasıl efkârlanmasın? Tanınmayan bir devletin sanal başkanıydı. Rusya kollamasa, daha doğrusu kanatları altına almasa, Gürcistan bir gün bile rahat yüzü gördürmezdi. Ne ona, ne halkına.
İstatistiklerde halkı 220 bin civarında gösteriliyordu. Onun da ciddi bir bölümü Gürcüler'den, Ruslar'dan ve Ermeniler'den oluşuyordu.
Ama asıl halkı Abhazya dışındaydı. Öncelikle Türkiye'de. Sonra Ürdün'de. Biraz Suriye'de... Onlar da hesaba katılsa en az 2 milyon kişiyi bulurdu ülkesinin nüfusu.
Zaten vatanlarında azınlığa düşmemek için umudunu diyaspora Abhazları ve Çerkesleri'ne bağlamıştı.
Onların hiç değilse bir bölümünü ikiyüz yıl önce ayrıldıkları yurtlarına dönmeye ikna için özel bir bakanlık kurmuştu. "20-30 bini dönse yeter" diyordu. Sadece 5-6 bininin dönüşünü görebildi.
***
Abhazya anayasası uyarınca Sergey Bagapş'ın yerine yeni devlet başkanını seçmek için üç ay içinde halka gidilecek. (Not: 2005 ve 2009'da iki kez devlet başkanı seçilen Bagapş yaşasaydı 2013'te görevi bırakacaktı. Anayasa bir kişiye en fazla iki dönem devlet başkanlığı izni veriyor.)
Başka isimler de çıkar mı bilmiyorum ama yerine iki adaydan söz ediliyor: Eski rakibi, daha sonra yardımcısı olan Raul Hacimba ile Başbakan Sergey Şamba.
Tabii muhtemel halefin öncelikle Moskova'dan vize alması gerekecek.
Ya da son sözü Kremlin'deki ağabeyler söyleyecek. Öyle ya;
Abhazya'nın güvenliğini sağlayan onlar (Abhaz topraklarındaki kurdukları üs ve konuşlandırdıkları askeri birlikle)...
Parayı veren onlar (Abhazya'nın parası ruble. Ruslar bu mikro devlete 500 milyon dolar yardım aktardılar. 2014'te Soçi'deki Kış Olimpiyatları için de 2 milyar dolar verecekler. Soçi'nin Abhazya'nın başkenti Sohum'a uzaklığı sadece 20 kilometre kadar. Olimpiyatlar'da Abhazya'nın altyapısından da yararlanılacak. Havaalanından, karayollarından, otellerinden. İşte söz konusu 2 milyar dolarla o altyapı yenilenecek)...
Pasaportu veren onlar (Abhazya tanınmayan bir devlet olduğu için pasaportu hiçbir yerde geçmiyor. Düzeltelim; sadece 4 ülke tanıyor: Rusya, Venezüella, Nikaragua ve Nauru)...
Soluk aldıran onlar (Rusya, Abhazlar'a çifte vatandaşlık hakkı tanıdı. Bu sayede Rusya'nın imkânlarından da yararlanıyorlar)...
Türkiye gerek Yukarı Karabağ, gerekse diğer ayrılıkçı bölgelere emsal olabileceği kaygısıyla Abhazya'ya uzak duruyor. Daha doğrusu ticaret ve turizm gibi enformel bağlara ses çıkarmamakla yetiniyor.
Dileriz birgün Kafkaslar'da toplu çözüm umudu doğar da, bu mert ve mangal yürekli insanlar "Ağabey" gördükleri Türkiye'nin sıcak ilgisine kavuşurlar.