Gözümüz varsa gözümüz çıksın. Tam tersine, daha da bolluk, bereket, zenginlik içinde yaşasınlar. Ama bir koşulla: Zenginliklerini taşıma suyla değil, kaynağını kendi imkânlarıyla yaratarak artırsınlar.
KKTC'den söz ediyoruz. 2010 bütçesinde 500 milyon TL açık öngörülen KKTC'den. Hükümet bu açığı 200 milyon liraya indirmek için kemer sıkma önlemleri alınca, kıyameti koparan Yavru Vatan'daki kardeşlerimizden.
Önce mevcut tabloyu birkaç rakamla özetleyelim:
KKTC'nin nüfusu 265 bin kişi. Bunun 37 binini emekliler oluşturuyor. Nüfusun çalışma çağının altındaki bölümünü (Yaklaşık 70 bin kişi) çıkarırsak, her 5 kişiden birinin emekli olduğunu kabul edebiliriz.
KKTC'de asgari ücret 1.237 lira (Türkiye'de 599 TL). Ama ortalama aylık 2 bin liranın üstünde. Hatta Başbakan İrsen Küçük'ün verdiği örneğe bakılırsa, bir karıkoca geçen ay toplam 42 bin lira maaş aldı. Devletten. Ah unutmadan; herkese bir de 13'üncü maaş ödeniyor. İkramiye niyetine.
KKTC'de kamudan emekli olanların önemli bölümü 2-3 bin lira arasında maaş alıyor. Ama 5 bin, 6 bin lira alanlar da var. Emekliye ayrılırken ikramiye veya kıdem tazminatı olarak alınan para da fena değil. Birkaç yıl öncesine kadar 10-15 yıl çalışıp emekliliğe hak kazananlar oldu.
KKTC'de haftalık çalışma süresi kış aylarında 40 saat, yaz aylarında ise 35 saat. Onun üstünde fazla mesai ödeniyor. Hafta içinde ücretin 1.5 katı, hafta sonunda ise 2 katı. Günlük mesai saat 15'te bitiyor! Ondan sonra isteyen "Anglia" eşliğinde şeftali (Kıbrıs kebabı) partisi yapsın, isteyen ikinci işte çalışsın, isteyen yan gelip yatsın...
Yıllar yıllar boyunca süregeldi bu düzen. Türkiye'nin mali desteğiyle. Ama artık deniz bitti. O kadar bitti ki, devlet maaşları gününde ödemekte zorlanmaya başladı.
Ve kaçınılmaz olarak kemer sıkma önlemleri alındı. Yunanistan'da, İspanya'da, Portekiz'de, krizdeki diğer Avrupa ülkelerindeki önlemlerin yanında solda sıfır ama o bile kardeşlerimizi sokağa dökmeye yetti.
Önlemler ana hatlarıyla şöyle:
Emeklilik aylığı 2.500 liranın üstünde olanlardan bir miktar vergi kesilecek. Maaşı 3 bin lira olanlar 42 lira, 4 bin lira olanlar 269 lira, 5 bin lira olanlar 560 lira, 6 bin lira olanlar da 893 lira vergi ödeyecek.
Çalışanlarda vergi muafiyeti oranı ücretin yüzde 17'sinden 10'una çekilecek, bunun sonucu maaşlarda 20-140 lira arasında azalma olacak.
Mesaide yaz-kış farkı kaldırılacak, haftada 38 saat çalışılacak.
Fazla mesai ödeneklerinde kesintiye gidilecek, ayrıca tarife de değişecek. Hafta içindeki fazla mesaiye ücret kadar, hafta sonundakine ise ücretin 1.5 katı ödenecek.
Fazla mesaiden yararlananların başında sağlık personeli geliyor. Öyle ya; insanlara "Saat 15'ten sonra hastalanmayın, hastanelerde doktor-hemşire bulamazsınız" denemeyeceğine göre...
Önce sağlıkçılar isyan etti: "Fazla mesaime dokunma!"
Ardından emekliler feryadı bastı: "Maaşımla oynama!"
Sonra tüm sendikaların teşvikiyle herkes bayrak açtı: "Hayatımıza karışma!"
Peki, fazla mesailere dokunulmasın. Ama devletin kasası tamtakır. Üstelik ada yolsuzluk, rüşvet iddialarıyla çalkalanıyor ama kimse umursamıyor. KKTC parlamentosunda yıllardır Sayıştay raporlarının kapağı bile açılmadı.
Peki, maaşlarla oynanmasın. Ama KKTC hükümeti kim bilir kaçıncı kez Türkiye'den "Ek yardım" istemeye hazırlanıyor.
Verelim vermesine de, hiç değilse aktarılan kaynakların nerelere harcandığını artık sorabilelim.
Fransa ve Almanya "Arkadaş, vatandaşlarımızın vergilerinden sana yaptığımız yardımı nasıl değerlendiriyorsun" diyerek geçen hafta Yunanistan'a "Müfettiş ordusu" gönderdiler.
Bizim de hiç değilse o kadarlık hakkımız olsun. Haksız mıyız?