Yüzyılın krizinin finansal alandan durgunluk ve hatta resesyonla reel ekonomiye, oradan da işsizlikle sosyal alana sıçraması, 1930'ların büyük iktisatçısı John Maynard Keynes'i yeniden "Kurtarıcı" olarak görenlerin sayısını iyice artırdı.
Krizin ayak seslerini bile duyamayan iktisatçıların çoğu şimdi revizyonizmin en pişkin örneklerini sergileme pahasına, geçmişlerini bir yana itip Keynes'ten medet umuyorlar.
Uzatmayalım; Keynes'in bu "Muhteşem dönüş"ü sayesinde, onun teorilerinin "Pilot uygulama"sı olan ABD Başkanı Franklin Delano Roosevelt'in 1929 Büyük Buhran'ını aşma politikaları yeniden mercek altına alındı. O kadar ki, Barack Obama bile harıl harıl Roosevelt üstüne yazılmış kitapları hatmediyor.
Vergileri indir, sonra...
Keynes'in kriz dönemlerinde işbaşına gelecek yönetimler için "Sırasıyla açılması", "Birinin sonuçlarını almadan diğerinin açılmaması" uyarısıyla üç zarf hazırladığı söylenir.
İşte şimdi o zarfların mühürleri sökülüyor. Bize de içindeki reçeteleri aktarmak düşüyor.
İlk zarftaki tavsiye tek cümle: "Derhal vergileri düşür!"
Birçok hükümet öncelikle bu araca başvurdu. Kimi KDV'yi, kimi doğrudan vergileri düşürdü, kimi hem dolaylı hem de doğrudan vergileri indirdi, kimi ek olarak vergi muafiyetleri getirdi.
Vergi önlemleri derde deva olmayınca sıra ikinci zarfa geldi. Onda da şöyle deniyor: "Bütçe disiplinini, kamu açığı kaygısını bir yana bırak, kapsamlı altyapı yenileme programlarıyla hem piyasaya para enjekte et, hem de kitlesel istihdamın önünü aç."
Şu sıralar o ikinci zarfın gereği yerine getiriliyor. ABD'de Obama altyapıya yönelik iddialı bir program oluşturuyor, İngiltere, Fransa ve daha birçok ülke can simidi olarak altyapı yatırımlarına yükleniyor.
Üçüncü zarfın önerisi
Peki, altyapıya oluk oluk kaynak aktarmak da krizin sosyal tahribatını, yani işsizliğin çığ gibi artmasını durduramazsa, ne olacak? El mahkum üçüncü zarf açılacak. O zarfla aslında cehennemin kapısı açılıyor: "Savaş ekonomisine geç!"
Keynes teorilerinin başarılı uygulaması olarak gösterilen Roosevelt'in "New Real" politikalarını irdeleyen uzmanların sakladıkları bir gerçek var: ABD ekonomisini o programlar değil, İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle 15 milyon Amerikalı'nın 1940 Eylül'ünden itibaren askere alınması, ardından İngiltere'nin askeri siparişleri ve daha sonra buna ABD ordusunun taleplerinin eklenmesi kurtardı. Krizin pik noktasında 13 milyona çıkan işsiz sayısı, savaş endüstrisinin çarklarının dönmesiyle 1 milyonun altına indi!
Haydi Rusya Duması'nın (Millet Meclisi) Başkan Yardımcısı Vladimir Jirinovski'nin "ABD ve Batı, ekonomik krizi savaş olmadan aşamaz" hatırlatmasını es geçelim.
Obama'nın kabinesine İran'a savaş açılmasından yana olanları seçmesi de mi rastlantı?
Hemen tüm hükümetlerin her şeyden kısıp silah endüstrilerinin fonlarını artırmaları da mı rastlantı?
ABD'nin yeni savaş teorileri de (Bir başka yazıda anlatmayı düşündüğümüz "Gayrı nizami harp" kavramını geliştirmesi) rastlantılar zincirinin bir halkası mı?
Dünyanın yakın geleceğine bakınca çok korkuyoruz...