Bize kültürel birikimimizin temel taşlarını sorsalar, hiç düşünmeden ilk 10 arasında "Susan Deniz"i de sayarız.
Vercors'un (Gerçek adı Jean Bruller) yazdığı ve İkinci Dünya Savaşı edebiyatının başyapıtları arasında gösterilen bu öyküde, Hitler ordularının Fransa'yı işgali sırasında, 1941'de, bir Nazi subayının bir kasabada konaklamak için seçtiği evin sahipleriyle (Yaşlı bir adam ve yeğeni) ilişkisi anlatılır.
"Susan Deniz"in özellikle sonu insanı kış günü denize girmiş kadar çarpar. Kaldığı süre boyunca, onca çabasına rağmen ev sahipleriyle diyalog kuramayan, daha doğrusu onların kendilerini sarıp sarmaladıkları suskunluk perdesini yırtamayan Nazi subayı sonunda pes eder, kasabayı terk edip cepheye gitmeye karar verir.
Son gece son yemeğini yerken kalkar, gözlerini ve ellerini evin kitaplığında dolaştırır. "Edebiyat deyince Fransızlar'ın üstüne yoktur" der ve kitapların yazarlarının adlarını okumaya başlar: Rabelais, Corneille, Racine, Moliere, Pascal, La Fontaine, La Rochefoucauld, Voltaire, Rousseau, Diderot, Montesquieu, Chateaubriand, Victor Hugo... "Saymakla bitmiyor. Düşünün, daha 20'nci yüzyılın yazarlarına bile gelmedik."
"Ama" diye devam eder, "Felsefede de Almanlar'ın üstüne yoktur." Alman düşünürlerin de bir bölümünü sıralar: Leibniz, Wolff, Schopenhauer, Nietzsche, Engels, Marx, Kant, Hegel, Fichte, Schelling, Schiller, Goethe...
Ve kitapları okşayarak, iç çekerek monologunu noktalar : "Bakın tüm bu anıt isimler bu kitaplıkta barış içinde bir arada yer alıyorlar. Peki neden Fransızlar ile Almanlar, hatta tüm Avrupalılar bu kitaplıktaki barışı gerçekleştiremiyorlar? Neden bu eşsiz entellektüel birikim Avrupa halklarını kaynaştıramıyor?"
İskenderiye'den Europeana'ya
Nazi subayının düşleri çok yıllar sonra gerçek oldu: Önce Avrupa halkları yavaş yavaş, 50 yıllık süreçte birleşti, daha sonra da Avrupa'nın tüm kültürel ve entellektüel mirası.
AB'nin 27 üyesinin hazineleri sanal bir kütüphane ve müzede toplanmaya başladı. Sitenin adı: "Europeana".
İlk aşamada 2 milyon kitap ve tablo sadece Avrupalılar'ın değil tüm dünyanın erişimine sunuldu. İki yıl sonra bu sayı 10 milyona ulaşacak ve zamanla katlanarak büyüyecek.
Size sadece bir "Tık" uzaklıkta olan bu müthiş kitaplıkta neler yok ki... Dante'nin İlahi Komedya'sı, İngiltere'de meşruti parlamenter rejimin ve demokrasinin ana sütunu sayılan Magna Carta'nın özgün elyazımı, Gutenberg'in bastığı ilk incil, Chopin, Mozart ve Beethoven'ın yapıtlarının ilk kayıtları, Vermeer'in "İncili kız" tablosu, elbette Leonardo da Vinci'nin "La Joconde"u, Rembrandt'ın ölümsüz eserleri, Picasso'nun çalışmaları (500 kadar), Berlin Duvarı'nın çöküşünün görüntüleri, heykeller, haritalar... O yüzden bu sanal kitaplık, 2 bin yıl önce yok olan efsanevi "İskenderiye Kütüphanesi"ne (700 bin cilt esere sahip olduğu söylenir) benzetiliyor.
"Europeana" sitesi 21 dilde hizmet veriyor. AB Komisyonu'nun ifadesiyle, "Böylece örneğin bir Çek öğrenci Londra'ya gitmesine gerek kalmadan British Library'deki eserlere ulaşabilecek, İrlandalı bir sanatsever La Joconde'u seyretmek için Paris'e yolculuk etmek zorunda kalmayacak, bir Yunanlı oturduğu yerden Danimarka'nın hazinelerini karıştırabilecek."
Her yaprağı bir başka müzede olan bir kutsal kitabın birleştirilmesine benzetilen bu girişim daha ilk günden öylesine ilgi gördü ki, site çöktü! Düşünün, bir anda 10 milyon kişi birden "Europeana"ya erişmeye çalıştı.
Onarılır ya da yeniden inşa edilir edilmez "Europeana.eu"ye girmenizi şiddetle tavsiye ederiz. Çünkü AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun dediği gibi, "Avrupa'nın bütünleşmesinin kalbinde kültür yer alıyor."
Yoksa siz AB'nin yalnızca siyasal ve ekonomik çıkarlar derelerinin aktığı bir göl olduğunu mu sanıyordunuz? Hayır; bir deniz AB. Bir zamanlar susan ama şimdi konuşan, coşan bir kültür denizi.