Bu yazıyı okurken yanınızda bir Afrika haritası bulundurmanızı tavsiye ediyoruz .
Türkiye 2006 yazında Meclis'in oybirliğiyle kabul ettiği Başbakanlık tezkeresi uyarınca Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne (Eski adı Zaire) C-130 tipi askeri uçak, 2 subay ve uçağın 15 askeri personelinden oluşan bir tim gönderdi. Görevi: Seçimlerde güvenliğin sağlanmasına destek olmak.
Seçimler yapıldı, Türk askerleri burunları kanamadan yıl sonuna doğru yurda döndü Ama 2.5 milyon kilometre karelik yüzölçümüne ve 56.5 milyon nüfusa sahip Kongo'da barış sağlanamadı. Ne asiler silah bıraktılar, ne etnik gruplar arasında husumet giderilebildi.
Tam tersine; ülkede 1999'dan bu yana görev yapan BM Barış Gücü'ne rağmen çatışmalar yeniden başladı. Öyle sıradan bir güç değil bu; 47 ülkenin gönderdiği 17 bini aşkın askerden oluşuyor, 86 savaş uçağı var ve yılda bir milyar dolara maloluyor.
Şimdi Hutu çoğunluğa karşı Tutsi azınlığın haklarını korumak için silaha sarıldığını söyleyen asi General Laurent Nkunda ile Devlet Başkanı Joseph Kabila'ya bağlı kuvvetler arasında her gün daha da şiddetlenen savaşta kan gövdeyi götürüyor. Son 20 yılda iç savaşa 3.5 milyon kurban vermiş olan ülkede bir kez daha insanlık trajedisi yaşanıyor: Öldürülen siviller (Onbinlerle ifade ediliyor), tecavüze uğrayan kadınlar, sürülen yüzbinler (Bir milyonu aştı), yağmalanan çiftlikler...
Çatışmalar ülkenin doğusunda yoğunlaştı. Lütfen haritanıza göz atın. Burundi, Ruanda, Uganda ile komşu olan bu bölgeye Kivu deniyor. Nkunda liderliğindeki asi güçleri de zaten onlar destekliyor, en gelişmiş haberleşme sistemlerinden ağır silahlara kadar her türlü ihtiyaçlarını karşılıyor.
Buna karşılık Kabila yönetimi de Zimbabve, Angola ve Namibya'dan yardım alıyor.
"Koltan" madeninin sırrı
Çatışmalar ne zaman başladı dersiniz? Kongo hükümetinin Çin ile imzaladığı anlaşmadan hemen sonra. Anlaşmaya göre Çin 9 milyar dolar harcayıp ülkenin altyapısını iyileştirecekti. Yani yollar, köprüler, demiryolları, sosyal konutlar inşa edecekti. Buna karşılık Kongo'nun maden zenginliğinin değerlendirilmesine katkıda bulunacaktı.
Kongo dünyada tükenmekte olan birçok madene sahip: Bakır, kobalt, altın, gümüş, uranyum, elmas... Ama özellikle de koltan. Nükleer santrallerde, uçaklarda, füzelerde, hassas aletlerde, playstation gibi oyun konsollarında kullanılan bir maden. (2000 yılbaşında Japonya'da çocuklarına playstation 2 armağan etmek isteyen ailelerin çoğu dükkanlardan elleri boş dönünce kriz patlak vermişti. Çünkü "Sony" yeterli koltan bulamayınca üretimini kısmak zorunda kalmıştı!)
Ama koltanın en büyük kullanım alanı cep telefonları. O maden olmazsa, cep telefonu da olmaz.
Bilin bakalım, Kongo'daki koltan yatakları (Dünya rezervlerinin yüzde 80'i!) nerede? Kivu'da tabii. Yani anlaşmaya göre Çin, bu bölgedeki koltan yataklarını işleyecekti!
İşte asi General Nkunda, o anlaşmayla birlikte "Ülkemin kaynaklarını peşkeş çektirmem!" diyerek isyan bayrağını bir kez dahaçekti. Şimdi onun milis güçleri halkı silah zoruyla koltan yataklarında çalıştırıyor. Çıkarılan maden Ruanda'daki tüccarlara satılıyor. Onlar da batılı şirketlere aktarıyor. Örneğin Samuel Bodman'ın yönettiği ABD'deki "Cabot Corporation"a. Bodman? Bush'un ilk Ticaret Bakanı Müsteşarı!
Ama günahını almayalım; kirli ve kanlı savaşın ardındaki tek şirket o değil. BM Güvenlik Konseyi'nin hazırladığı raporda Kongo'da asileri ve hükümet güçlerini koltan karşılığı silahlandıran 100'e yakın şirketin isimleri tek tek sayılıyor. ABD'den İngiltere'ye, Hollanda'dan İsviçre'ye, Belçika'dan Almanya'ya kadar 100 şirket!
Ve Kivu'da "Srebrenika'nın en az on katı" denilen vahşet yaşanıyor. BM Barış Gücü ise tıpkı Bosna'da olduğu gibi sadece izliyor. Asker veren ülkelerin ve Barış Gücü'nü yöneten komutanların ülkelerinin çatışan malum çıkarları nedeniyle...
Ve BM koridorlarında diplomatlar, "Bazı devletler bu bölgenin barış ve huzura kavuşmasını istemiyorlar" diye iç çekmekle yetiniyorlar...
Cep telefonunuzla konuşurken, size bu imkanı sağlamak için hayatlarını veren Kongolular'ı unutmayın; olur mu?