Başkent Ankara bugün Avrupa'nın -belki de dünyanın- en mutsuz liderini ağırlıyor: Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç iki günlük resmi ziyaret için Türkiye'ye geliyor.
Tadiç mutsuz; çünkü Kosova'nın statüsünü belirlemek için Avusturya'nın Baden kentinde üç gün süren ve dün sona eren "Son şans" görüşmeleri de tam bir başarısızlıkla noktalandı.
Tadiç o görüşmelerde Kosovalı Arnavutlar'a kağıt üstünde ve pamuk ipliğiyle Sırbistan'a bağlı kalacakları anlamına gelen geniş bir özerklik paketi sundu: Ayrı bayrak ve milli marş, BM, Avrupa Konseyi, AGİT, OECD gibi uluslararası siyasal ve mali kuruluşlara üye olabilme, yurt dışında ticari ve kültürel temsilcilikler açmaSadece dış politika, savunma ve sınırların denetimi Belgrad'da olacaktı. Bir de Kosova dahil tüm Sırbistan'ı BM'de temsil yetkisi.
Kosovalı Arnavutlar hiç düşünmeden reddettiler. Çünkü tam bağımsızlıktan başka hiçbir seçeneğe razı değiller.
Şimdi "Troyka", 10 Aralık'a kadar BM Güvenlik Konseyi'ne son raporunu sunacak. Sonra? Kosova Başkanı Fatmir Seydu'nun yanıtı: "Hemen bağımsızlığımızı ilan edeceğiz!"
Uluslararası hukuk açısından ayrılıkçı bir bölgenin bağımsızlık ilanının meşru olabilmesi için iki koşuldan biri gerekiyor: Ana ülkenin rızası veya BM Güvenlik Konseyi'nin onayı.
Kosova'da ikisi de mümkün değil. Sırbistan, Kosova'yı korumak için herşeyi ama herşeyi göze aldı. Rusya ve Çin ise Güvenlik Konseyi'nin onayına geçit vermemek için sonuna kadar direnmeye ve her olasılığı göğüslemeye kararlılar.
Bu durumda Kosova parlamentosu tek yanlı bağımsızlık kararı almak zorunda kalacak. ABD bu kararı derhal tanımaya hazır olduğunu açıkladı. AB'nin 27 üyesinden 22'si de 2008'in ikinci yarısından itibaren tanımakta uzlaştılar.
Uluslararası düzenin sonu
Batı'nın bu tutumu uluslararası hukukun vahim, hatta dehşet verici ihlali anlamına gelecek. Zira;
* 1945 tarihli BM Şartı devletlerin toprak bütünlüğünü ve sınırlarının değiştirilemeyeceğini teminat altına alıyor.
* 1975 tarihli Helsinki Nihai Senedi'nde Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı sonrası çizilen sınırların değiştirilemeyeceği öngörülüyor.
* BM Güvenlik Konseyi'nin 1999'da kabul ettiği 1244 sayılı kararda Sırbistan'a toprak bütünlüğü güvencesi veriliyor.
ABD ve AB üyeleri Kosova'nın tek yanlı bağımsızlığına destek vererek bu üç temel belgeyi de yırtıp atmış olacaklar. Ve böylece "Pandora'nın Kutusu" açacaklar. Çünkü Kosova, Balkanlar'da, hatta Avrupa'nın diğer bölgelerinde, hatta hatta Kafkaslar'da ve Asya'da fay hatlarını harekete geçirecek.
Kosova'dan hemen sonra yine Sırbistan'da ve yine Arnavutlar'ın çoğunlukta oldukları Presevo Vadisi kopmak için harekete geçecek. Tıpkı Kosova'da olduğu gibi tepeden tırnağa silahlı milis gücü oluşturuldu bile. Ardından sıra yine Sırbistan'da Macar azınlığın tetikte beklediği Voyvodin'e gelecek.
Hiç kuşkunuz olmasın; kıvılcım çok kısa sürede Bosna-Hersek'e sıçrayacak; Sırp Cumhuriyeti ayrılığını ilan edecek ve o bölgedeki 150 bin Müslüman bir kez daha ateşe atılacak. Bu da, Bosna-Hersek'in sonunu getirecek sürecin başlangıcı olacak. Daha sonra yangın hızla Makedonya'ya yayılacak: Arnavut azınlık hazır. Aynı şekilde, Slovakya ve Romanya'daki Macar azınlıklar da kıpırdamaya başladılar bile.
Fransa'da Korsika, İspanya'da Bask ve Katalonya bölgelerini hiç saymayalım. Transdinitri'yi, Abhazya'yı, Güney Osetya'yı, Dağlık Karabağ'ı da.
Kosova'nın emsal oluşturacağı diğer gerilimli ya da çatışmalı bölgeleri de.
Bosna savaşını bitiren Dayton Anlaşmaları'nın mimarı Richard Holbrooke "Balkanlar uçurumun eşiğinde"boşuna feryat etmiyor.
Daha vahimi, başta Kosova olmak üzere her ayrılış ne ABD'nin, ne BM'nin, ne de NATO'nun önleyebileceği birbirinden kanlı savaşları tetikleyecek.
Rusya Başkanı Putin geçen 10 Şubat'taki ünlü Münih konuşmasında ABD eski Başkanı Franklin Roosevelt'in bir sözünü hatırlatmıştı:
"Herhangi bir yerde barışın bozulması tüm dünya için savaş tehdididir."
Ankara bugün belki de barışın son günlerini yaşayan bir lideri ağırlayacak.