11'ler olayı, Türkiye'de 1970'lerdeki siyasal çürümenin en trajik ve tiksindirici örneği olarak gösterilir. Kısaca hatırlatalım: 5 Haziran 1977'de yapılan seçimlerde Bülent Ecevit liderliğindeki CHP, 450 üyeli Meclis'te 213 milletvekilliği kazandı. Ancak bu sayı iktidar olmasına yetmedi. Demirel o ünlü "2'nci MC" ile bir kez daha işbaşına geldi.
1978'in ilk günlerinde AP'den peşpeşe istifalar başladı: Tuncay Mataracı, Hilmi İşgüzar, Oğuz Atalay, Orhan Alp, Mete Tan, Güneş Öngüt, Mustafa Kılıç, Şerafettin Elçi, Ahmet Karaaslan, Enver AkovaToplam 10 kişi. Bağımsız milletvekili Ali Rıza Septioğlu da bu gruba katıldı.
Ve CHP'nin verdiği gensoruyla Demirel düştü, yerine Ecevit hükümeti kuruldu, 11'lerden 10'u bakan oldu (Oğuz Atalay hükümete girmeyi etik bulmadı).
Kısa süre sonra Ecevit'in 11'lerle Florya'daki Güneş Motel'de koltuk pazarlığı yaptığı, bakanlık paylaşımının yazılı anlaşmaya bağlandığı ortaya çıktı.
Siyasi tarihimizin bu kara sayfasını çevirmemizin bir nedeni var: Bugünlerde KKTC'de de benzer bir olay yaşanıyor. Onu da baştan anlatalım.
KKTC'de geçen yıl yapılan seçimlerde CTP 24, UBP 19, DP 6, BDH 1 sandalye kazandı. CTP-DP koalisyonu kuruldu. CTP daha sonra Mehmet Ali Talat'ın cumhurbaşkanı seçilmesi ve UBP'li bir üyenin ölümüyle bo- şalan 2 milletvekilliğinin 2'sini de ara seçimde kazanınca, mızıkçılığa başladı: "Güç dengesi değişti, bakanlıkları yeniden paylaşalım" Serdar Denktaş liderliğindeki DP bu talepleri reddetti.
Ve 4 gün önce durduk yerde 4 milletvekili partilerinden istifa ediverdi. 3'ü ana muhalefet UBP'den, 1'i iktidar ortağı DP'den.
Aralarında UBP Genel Sekreteri Turgay Avcı'nın da bulunduğu 4'ler yeni bir siyasi oluşuma gideceklerini bildirdiler.
"Ankara parmağı" iddiası
Ama hemen ardından CTP, Polonya'da bulunan Denktaş'ın dönmesini bile beklemeden hükümeti bozma kararını alınca işin rengi değişti.
KKTC siyasi çevrelerinde ve basınında bunun AK Parti destekli bir operas- yon olduğu söylentileri yayıldı. Hatta ayyuka çıktı.
İddiaya göre, KKTC'deki siyasi tabloyu yeniden düzenleme kararı CTP'li Başbakan Ferdi Sabit Soyer'in İstanbul'da Başbakan Erdoğan'la görüşmesiyle başladı.
Ardından bazı UBP milletvekilleri "Akraba ziyareti" için Ankara'ya gittiler ve AK Parti Dış İlişkiler Başkanı Şaban Dişli'yle yemek yediler. Rastlantıya bakın; Dişli'yle görüşenler istifalarda başı çekenlerdi!
Bunu Soyer'in 4'lerle gizli pazarlığı izledi, mutabakat sağlanınca istifalar patladı.
Operasyonun önce yüklü çek eşliğinde bir DP'liye önerildiği, onun "Ahlaksızlık" diyerek reddetmesi üstüne UBP'li Avcı'ya ihale edildiği, Dişli'nin yanı sıra Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen KKTC Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer'in de ikna için devreye girdiği iddialar arasında. Bu kadarla kalsa neyse; bol sıfırlı çeklerden, torbalarca altından söz ediliyor.
İstifacılar ise suçlamalara gösterin" yanıtı veriyorlar. Gel de Emlakbank rüşvet davasında Selim Edes'in Engin Civan'a haykırdığı cümleyi hatırlama...
4'ler kendilerine şerin 4 Atlısı" adını vermişler. Hayra alamet değil; çünkü 4 atlı 4 felaketi simgeliyor: Savaş, kıtlık, veba ve ölüm!
Olay "KKTC'yi de kendimize benzettik" diye geçiştirecek kadar hafif değil. Zira, Denktaş'ı devre dışı bırakan bu gelişme, Lefkoşa'da "Kıbrıs politikasında ciddi değişikliklerin işareti" olarak yorumlanıyor.
Kendilerini solcu, erdemli, dürüst diye anlatan Mehmet Ali Talat ve arkadaşları hemen erken seçim kararı almazlarsa, bu şaibenin altından kalkamazlar. Tabii Ankara da!