Türkiye sonu gelmez türban tartışmalarıyla uğraşırken, gündemin ilk sırasında yer alması gereken AB'de çok önemli gelişmeler oluyor.
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn dün Sırbistan'la müzakerelerin askıya alındığını açıkladı. Gerekçe: 19921995 yıllarındaki Bosna savaşında Sırplar'ın komutanı olan ve 8 bin Müslüman'ın öldürüldüğü Srebrenika katliamının baş sorumlusu gösterilen Sırp komutan General Ratko Mladiç'i yakalayıp Lahey'deki Savaş Suçları Mahkemesi'ne teslim etmemesi.
Oysa AB ile Sırbistan arasında istikrar ve ortaklık anlaşmasının yıl sonuna kadar imzalanması öngörülüyordu. Bu, üyelik sürecinin ilk aşaması olacaktı.
AB, "Şakamız yok" mesajı içeren bu sert kararlardan birini de Bulgaristan için almaya hazırlanıyor. Komisyon'un 16 Mayıs'ta açıklanacak genişleme raporunda, Romanya'nın öngörüldüğü gibi 1 Ocak 2007'de AB'ye katılmasını, Bulgaristan'ın üyeliğinin ise bir yıl ertelenmesini tavsiye etmesi kesinleşti . Oysa AB'nin tüm kararlarında Bulgaristan ile Romanya'nın aynı tarihte, birlikte üyeliğe alınacağı vurgulanmıştı.
Komisyon ertelemeye bir dizi neden sıraladı: Adalet reformunun gerçekleştirilmemesi, yargı bağımsızlığını güvenceye alacak anayasa değişikliğinin yapılmaması, suç örgütleriyle mücadelenin yetersizliği...
AB'nin Bulgaristan ile Romanya'nın üyelikleri arasındaki organik bağı kesmesini, kaygı verici bir gelişme olarak görüyoruz . Çünkü bunun bizim için emsal oluşturması, yani Türkiye ile Hırvatistan'ın müzakere süreçlerinin de koparılması tehlikesi bulunuyor.
AB uçağına yeni pilot
Zaten bunun ilk işaretleri ortaya çıkmaya başlandı. Çek Cumhuriyeti Başbakanı Jiri Parubek geçen hafta iki aday ülkenin yollarının ayrılmasını istedi. Birçok AB üyesinin (saymaya gerek var mı?) el altından destekledikleri belirtilen bu öneri potansiyel tehditler taşıyor: Türkiye'ye diğer adaylarla eşit muamele hakkından vazgeçilmesi, daha ağır veya daha katı koşullar dayatılması gibi...
Çekler'in girişiminin sonuçlarını görmek için fazla beklememiz gerekmeyecek. 27-28 Mayıs'ta Viyana yakınlarındaki bir manastırda yapılacak dışişleri bakanları toplantısında ve gelecek ay düzenlenecek AB zirvesinde kokusu çıkacak.
Fransa bu iki toplantıya çok kararlı gidiyor. Önce dışişleri bakanlarının, ardından da liderlerin tartışmaları için hazırladığı belgede AB'nin genişleme politikalarının sorgulanmasını önerdi. Bulgaristan ve Romanya'ya verdiği söze bağlı kaldığını, ancak "Onlardan sonraki" üyeler için yeni strateji geliştirilmesini istediğini belirten Fransa'ya göre, "AB'nin genişleme uçağında bir pilotun bulunduğunu göstermesi zamanı geldi."
AB'nin hazmetme kapasitesinin somut kriterlere dayandırılması, adayların reform gerçekleştirme yetenekleri ile geçmeleri gereken aşamaların yeniden belirlenmesi talep edilen belgede şöyle deniyor: "Başvuran her adayla müzakerelerin mutlaka üyelikle sonuçlanacağı perspektifini değiştirmek şart."
Fransa'nın doğrudan doğruya Türkiye'yi hedef aldığı su götürmeyen bu girişimine karşı tek güvencemiz sayıları giderek azalsa daAB'deki sağlam dostlarımız. İngiltere, İspanya, İsveç gibi.
Haziran zirvesini kazasız belasız atlatsak bile Komisyon'un sonbaharda yayınlanacak Türkiye raporunda olumsuz bir tablo çizilirse bizi o birkaç dostumuz bile kurtaramaz.
Böyle bir olasılık "Reformlar yavaşladı" uyarılarına bile aldırmayan hükümetin ne kadar derdi, o da ayrı konu...