CHP lideri Baykal ile Adalet Bakanı Çiçek arasında, hukukçuların alışık oldukları bir tartışma patlak verdi.
Hukukçular alışık; çünkü ceza yasalarında suçun tanımını ve kapsamını değiştiren her düzenlemenin tartışmalara yol açması hem doğal, hem de olağan.
Peki kim haklı? Yanıt aramaya, "Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın, polemiğe neden olan 6'ncı maddesinin son fıkrasını aktararak başlayalım. Şöyle deniyor:
"TCK'nın 221'nci maddesi hükmü, bu madde açısından da uygulanır. Kişi, etkin pişmanlık hükümlerinden ancak bir defa yararlanabilir."
Gönderme yapılan TCK'nın 221'nci maddesi 5 fıkradan oluşuyor. Kıyameti koparan 4'üncü fıkra. Özellikle son cümlesi:
"Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan kişinin, gönüllü teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır."
Gelelim karşılıklı iddialara
Baykal TCK'ya gönderme yapılan bu maddenin Öcalan'a af düzenlemesi olduğunu ve 2 yıla kadar tahliyesini mümkün hale getirebileceğini iddia ediyor. (Hesabı şöyle: Müebbet hapis 36 yıl olarak hesaplanır. TCK'nın 221'inci maddesi dörtte üçe kadar indirim öngördüğüne göre 27 yılı düşün. Öcalan 7 yıldır cezaevinde olduğu için, 2 yıl sonra çıkabilir.) Çiçek bu iddiaya karşı "Hiçbir Cumhuriyet hükümeti, hiçbir milletvekili terrörist başının affına 'evet' demez ve diyemez" savunması yapıyor.
Baykal, "Hukuk sistemimizde ilk kez terör örgütü kurucusu için de pişmanlık yasası getirildiğini" söylüyor.
Çiçek, "Tasarı geçmişte çıkarılmış yasaların neredeyse aynısı" diyor.
Baykal bu görüşe "O yasalarda örgüt kurucuları ve yöneticilerinin yararlanamayacağı açıkça ifade edilmişti" yanıtı veriyor.
Ya yeniden yargılanırsa?
Buraya kadar Baykal haklı. Çünkü geçmiş yasalarda gerçekten örgüt kurucuları ve yöneticilerini kapsam dışında bırakan maddeler vardı.
İşte 6 Ağustos 2003 tarihli Topluma Kazandırma Yasası'nın 3'üncü maddesi: "Bu kanun hükümleri en üst seviyedeki yönetim biriminde yer almış olup, tamamı üzerinde etkili olacak şekilde terör örgütünü sevk ve idare edenler hakkında uygulanmaz." İşte 26 Ağustos 1999'da çıkarılan Pişmanlık Yasası'nın 1'inci maddesi: "Silahlı teşekkül, çete veya cemiyet teşkil edenler ile yönetenler yahut üst seviyede amirlik ve kumandayı haiz olanlar, bu madde hükümlerinden yararlanamazlar." Çiçek tasarıdaki pişmanlık maddelerinin uygulanması için sanıklar hakkında hükmün verilmemiş olması şartı bulunduğunu belirtip, Öcalan'ın cezasının yıllar önce iç hukuk açısından kesinleştiğini vurguluyor.
Baykal ise "Ya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Öcalan'ın yeniden yargılanmasına karar verirse ne olacak" diye soruyor. Çünkü AİHM kararları iç hukukun üstünde ve yeniden yargılama, pişmanlıktan yararlanması için "Hükmün verilmemiş olması" koşulunun doğması anlamına gelebilecek.
Bu hukuki tartışmada bizim en çok DTP Eşbaşkanı ve avukat Aysel Tuğcu'nun çıkışı ilgimizi çekti: "Baykal oy hesabıyla hareket ediyor. Halkı son derece zararlı bir sürece götürmek istiyor." Dikkatinizi çekeriz, "Tasarı Öcalan'a af getirmiyor" demiyor, o konuya hiç değinmiyor.
Tuğcu kim mi? Öcalan'ın müvekkili. Kararın okunduğu 29 Haziran 1999'daki son duruşmada o da hazır bulundu. Başka söze gerek var mı?