Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Sosyal güvenlik

DİSK, Türk Tabipler Birliği ve KESK'in "Sosyal güvenlik reformu" referandumu sona erdi. 81 ilde 2.870 sandıktan çıkacak sonucu kestirmek zor değil: Herhalde yüzde 100'e yakın "hayır!" Normal. Tüm ülkelerde sosyal güvenlik reformu, iktidarlar için rüzgâra karşı yürümekle eşanlamlı hale geldi.

Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü müzik topluluğu Beatles'ın "Wen I'm 64" parçasını hatırlıyor musunuz?
"64 yaşıma geldiğimde bana hâlâ ihtiyacın olacak m? Bana hâlâ bakacak mısın?" 64 yaş o dönemde (1960'lardan söz ediyoruz) Batı'da -Türkiye hariç- aşağı yukarı emeklilik hayatının başlangıcı oluyordu.
Neredeyse yarım yüzyıl sonra bugün o hüzünlü şarkıda sözü edilen yaş, heryerde yukarı çekildi ya da çekiliyor.
Örneğin Japonya'da 69 yaşından önce emekliye ayrılabilmek hayal.
İspanya 35 yıl prim ödemek koşuluyla 65 yaşında emekliliğe hak kazananları en az 5 yıl daha çalıştırmak istiyor. Üstelik 700 bini aşkın kaçak yabancı işçinin durumlarının yasallaştırılması sayesinde sosyal güvenlik sistemi fazlalık vermesine rağmen.
Almanya'da koalisyon hükümeti emeklilik yaşının 2012'den itibaren 65'ten 67'ye çıkarılmasında uzlaştı.
İngiltere de öyle. Özel sektörde çalışma yaşı 2 yıl uzatılıp 67'ye çıkarılacak. Kamu çalışanları için uygulanan ve 25 yıllık çalışma karşılığı 60 yaşında emeklilik yolunu açan 85 formülünü (yaş+çalışma süresi toplamı) değiştirilecek.
AB Komisyonu da Portekiz'den Slovenya'ya kadar birçok üyesini "genç" yaşta (60'ların başlarında) emeklilik imkanı veren sistemlerini yenilemeleri için sıkıştırıyor. "Zaman daralıyor" uyarısıyla...
Çünkü yaşlanan Avrupa'da 1020 içinde "Emekli patlaması" bekleniyor. Halen bir emeklinin maaşını 4 çalışan karşılarken, 2025'te bu oran 3'te 1'e, 2050'ye doğru 2'ye 1'e inecek.

Emeklilerin siyasal gücü
Bizim durumumuz elbette farklı. OECD ortalaması yüzde 20 olan 60 yaş üstündekilerin toplam nüfusa oranı Türkiye'de yüzde 7 kadar. Ancak biz de önlenemez şekilde yaşlanma sürecine giriyoriz. 60 yaş üstündekilerin oranı 2030'da yüzde 16'ya, 2050'de yüzde 23'e çıkacak. Üstelik tıptaki gelişmelerle ortalama yaşam süresi de devamlı yükseliyor. Bugün 70'i aştı, yarın 75'i geçecek, 10 yıl sonra 80'i. Bu da emeklilik sonrası yaşamın uzaması demek.
Anlamı: Şimdiden neşter atılmazsa, sosyal güvenlik sistemi 2030 başlarında çökecek.
İşte "Devletin iflası" anlamına gelecek bu trajik sonu önlemek amacıyla, Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu'nun ifadesiyle "Sosyal güvenlik sisteminin yükünü günümüzdeki ve gelecekteki kuşaklar arasında adil biçimde paylaştıran" sosyal güvenlik reformu tasarısı Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bir süredir görüşülüyor. Toplam 122 maddenin yarısı kabul edildi. Bu tempoyla ay ortasından sonra Meclis Genel Kurulu'na inebilir.
Emeklilik yaşını ve çalışma süresini aşamalı artıran, buna karşılık maaş bağlama oranını yine kademeli düşüren tasarı herhalde önümüzdeki günlerde gündemin ilk sıralarına çıkacak.
Bizim dikkatimizi çeken; emekli örgütlerinin (Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyeti, Tüm İşçi Emeklileri Derneği, Tüm BağKur Emeklileri Derneği ve Emekli-Sen) pek seslerinin çıkmaması. Bu sessizliği "Kadere razı olmak" diye mi yorumlamalı acaba?
Oysa çeşitli ülkelerde güçlerinin farkına varan emekliler, siyasete bile ağırlıklarını koymaya başladılar. Örneğin İsrail'de 5 gün önce yapılan genel seçimde emeklilerin partisi en büyük sürprizi yaptı. Parlamentoya 7 temsilci gönderdi ve hükümet pazarlıklarında kilit parti konumuna geldi.
Rusya'da da kamuoyu araştırmaları Emekliler Partisi'ne halkın yüzde 41'inin oy vermeyi düşündüğünü ortaya çıkardı.
Türkiye'de emekli sayısı 8 milyonun üstünde. Hele ailelerini de katarsanız... Bakalım ne zaman güçlerinin farkına varacaklar?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA