Bergama köylülerinin çok sevdiğim bir deyişi var: "Karşı dağda bir çam devrilse, iğneleri gelir, bizim sırtımıza batar..." Küreselleşmeyi bundan daha güzel anlatan bir benzetme olur mu?
20'nci yüzyılın başında, 1929 ekonomik krizi Türkiye'de etkilerini ancak 3 yıl sonra hissettirirken, aynı yüzyılın sonunda Meksika, Brezilya, Arjantin, Tayland gibi uzak diyarlarda patlak veren krizlerin birkaç saat sonra Türkiye'de de piyasaları alt-üst etmesi küreselleşmenin, yani karşı dağda devrilen çamın sonucu değil mi? O çamın iğnelerinin sırtlarına batacağı korkusuna kapılmasalar, İran Cumhurbaşkanı Hatemi, Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref ve 35 yıl boyunca kapitalizm karşıtı seferberliğin komutanlığını yapan Libya'nın Başbakanı Şükrü Ganem soluğu bugün başlayacak olan küreselleşme cephesinin yıllık randevusu Davos Ekonomik Forumu'nda alırlar mıydı?
Çünkü ayakta kalmanın tek çaresi değişmek ve dünyayla bütünleşmek. O kaygıyla Pakistan radikal dincilere cihat ilan etti. O can havliyle Libya, 1980'lerde düşürülen yolcu uçaklarında sorumluluğunu kabul edip kurbanların ailelerine 3 milyar dolara yakın tazminat ödemeyi de, kitle imha silahları üretiminden vazgeçmeyi de kabul etti.
Ve nihayet yine o panikle İran nükleer silahlanma programını askıya aldı. Şimdi üçü de Davos'ta görücüye çıkacaklar. Hazır söz açılmışken Davos'taki havayı da anlatalım. Son zamanların en keyifli buluşması olacak. Çünkü Davos bol karlı, konuklar da bol kârlı bir dönem yaşıyorlar.
Yani yüzler gülüyor. Nasıl gülmesin; dünya ekonomisi canlanıyor. ABD'deki çok güçlü büyüme Asya'yı, Latin Amerika'yı, Japonya'yı, hatta Avrupa'yı bile peşine taktı. New York'tan Tokyo'ya kadar tüm borsalar yükselişte, şirketler için 2 yıllık kabustan sonra kazançlı günler geri dönüyor.
Şimdi sıra bu zenginliğin paylaşımına geldi. Zaten o nedenle Dünya Ekonomik Forumu'nun bu yıl ana teması "Zenginlik ve Güvenliğin Paylaşımı İçin Ortaklık" diye belirlendi. Doğru bir tercih. Güvenlik olmadan zenginliğin hiçbir işe yaramadığını 11 Eylül saldırıları yeterince gösterdi...