Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Japonya'da siyaset

TOKYO: Japonya gezimizde siyasetin ve AK Parti'nin "arka planı" ile ilginç bilgiler edindik. Bunlara masum sırlar da diyebilirsiniz. Dışişleri Bakanı Gül ile geziye katılan hemen herkesin yer aldığı bir sohbette konu bir ara Devlet Planlama Teşkilatı'na geldi. Gruptan biri DPT'nin eski gücü ve etkinliğinin kalmadığını, kadrosu şiştikçe veriminin azaldığını söyledi. Bir başkası hükümetin ekonomik icraatını değerlendirirken "Devlet Bakanı Ali Babacan başta bir-iki hata yaptı. Hatta piyasalarda kuşkuların doğmasına bile yol açtı. Ama şimdi iyi götürüyor" dedi. Gül'ün dudaklarında "DPT'ye de, Babacan'a da toz kondurtmam" anlamına gelen bir gülümseme belirdi ve AK Parti'nin kurulduğu günlere ilişkin pek bilindiğini sanmadığımız bir olay anlattı: "Babacan Ailesi tekstil ticaretiyle uğraşır. Namusu, iş ahlakı ve güvenilirliğiyle tanınır. Ne vergi borcu vardır, ne sigorta. O kadar ki, dükkandan evlerine bir şey götürürken bile faturasını keserler. Partinin kuruluş günlerinde Ali'nin babasına bizzat ben gittim. Kız ister gibi 'Ali'yi bize vereceksin. Partinin de, memleketin de ona ihtiyacı var' dedim. Zar-zor ikna ettim. Daha sonra DPT'deki arkadaşlar ile Ali Babacan ve birkaç uzmanımız daha bir yere kapandılar. Günlerce çalışıp parti programımızı hazırladılar. O programı seçim beyannamemiz izledi. Türkiye'nin artık hızla bir erken seçime gittiği belli olmuştu. Anadolu'daki hava da bu seçimleri büyük farkla kazanacağımızı gösteriyordu. Batı dünyasını da iktidarımıza hazırlamak için Babacan'ı birkaç arkadaşımızla birlikte roadshow'a (Bir projenin tanıtılması için çıkılan turne) gönderdik. O gezi çok faydalı oldu. Dünya, AK Parti'nin farkını anladı..." Yani, Türkiye'nin erken seçim ortamına girdiği dönemde Babacan ve arkadaşları Batı başkentlerini dolaşıp, AK Parti'nin aynı siyasi kökten geldiği diğer partilerden ne kadar farklı olduğunu anlatmaya ve güven vermeye çalışıyordu. Gül'ün konuyu bağlayan "Dünya AK Parti'nin farkını anladı" cümlesi amaca ulaşıldığını gösteriyor. Nitekim, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra Batı başkentlerinden gelen olumlu ve ılımlı mesajlar da bunu doğruladı.

Sosyal demokratlar
AK Parti, biliyorsunuz, dünya görüşünü ve siyaset çizgisini "Muhafazakar Demokrat" diye açıkladı. Bu kavramın içini doldurmak için ha bire kitap yayınlıyor. Avrupa Konseyi'nde de kendisini Hıristiyan Demokratlar grubunun bir parçası olarak görüyor. Sohbet siyasete kayınca Gül, CHP'yi kastederek "Aslında biz daha sosyal demokratız, çünkü onlardan daha özgürlükçüyüz" dedi ve yurt dışından örnekler verdi: "Avrupa Konseyi'nde Türkiye'nin gündeme gelmediği hiçbir toplantı dönemi göremezsiniz. Geçen iktidar sırasında ben de Konsey'in Türk parlamenterleri arasında yer aldım. Konsey'de mesela 'Türkiye'de işkence önlensin' veya 'İnsan hakları genişletilsin' gibi karar tasarıları oylanırken, sosyal demokrat arkadaşlarımız aleyhte oy verirdi. Ben de hiç tereddütsüz lehinde parmak kaldırırdım. Ne var yani, daha fazla demokrasi, özgürlük, insan hakları ve işkencenin yasaklanmasını istemek yanlış mı? Bir, iki derken, sonunda İsveçli sosyal demokrat bir üye yanıma gelip, Bizim gruba bağlı Türk milletvekilleri tasarılara tavır alıyor. Siz ise bizimle birlikte parmak kaldırıyorsunuz. Hanginiz sosyal demokratsınız şaşırdım' dedi. Şimdi CHP de benzer bir tavır içinde..." Konu CHP'den açılınca kolay kolay biter mi? Gül'ün gözlemi: CHP'de iki tür sosyal demokrat var. Ulusalcılar ve Batıcılar. İç çekerek "Kemal Derviş küstürülürse çok yazık olur" diye ekledi. CHP'den AK Parti'ye atladık, oradan da yerel seçimlere. Belediye başkan adaylarını ne zaman açıklayacaklarını sorduk, "Herhalde önümüzdeki ay" dedi. Elbette iktidar partisine ilgi büyük olur, sürpriz isimler çıkacak mı? Yine güldü: "İlgi o kadar büyük ki, bazı tanıdıklarımız geliyor. Bakıyorum, 20 yıldır taşıdığı sakalını kesmiş. Gerçi sakal sevmem ama onlara kızıyorum. Koltuk için kişiliğiyle bütünleşmiş bir özelliğinden vazgeçen, yarın o hırsla kimbilir ne tavizler verir..." Ve o bilgelik yüklü o ünlü özdeyişi tekrarladı: "Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA