Tüm demokratik ülkelerde sistem, biri sağda diğeri de solda iki büyük parti üstüne kurulu. ABD'de öyle, girmek için çabaladığımız AB'nin istisnasız tümünde öyle. Bu sistemin bir özelliği daha var; iktidar seçmen iradesiyle dönüşümlü olarak el değiştiriyor. Bir, bilemediniz iki sağ iktidar döneminden sonra seçmen mutlaka sol partiyi göreve getiriyor. Sağın sermaye lehine düzenlemelerinin, sol iktidarın emek lehine icraatıyla dengelenebilmesi için. Neredeyse kurala dönüşmüş bu tahterevalli düzeninin bir ülke dışında kalıyor: Türkiye. Yelpaze yığınla partiyi barındırmasına rağmen, bir taraftan Anayasa, Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları'nın, diğer taraftan seçmen tercihinin zorlamasıyla Türkiye de biri muhafazakar demokrat, diğeri sosyal demokrat iki ana parti ekseninde yapılanmaya doğru gidiyor. Ancak bu yapılanmanın sağlığını koruyabilmesi, sosyal demokrat partinin, yani CHP'nin seçmen nezdinde mutlaka iktidar alternatifi, hatta bir sonraki dönemin iktidar adayı olmasına bağlı. Ne yazık ki, tablo bu açıdan iyimser olmaya imkan vermiyor. Bunu görmek için seçmenin nabzını düzenli olarak tutan ANAR'ın son araştırmasındaki "Bugün seçim olsa oyunuzu kime verirsiniz" sorusunun yanıtlarına bakmak yeterli.
CHP'ye çok ciddi bir uyarı
Kasım'ın son günlerinde yapılan araştırmada oyunu AK Parti'ye vereceğini söyleyenlerin oranı yüzde 36. Kararsızların dağılımıyla yüzde 48.3'e kadar çıkıyor. AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerinde oyların yüzde 34.2'sini almıştı. CHP'ye oy vereceğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 12.3. Kararsızlardan payına düşenle yüzde 16.5'i buluyor. CHP'nin son seçimde oyu yüzde 19.4 olmuştu. İktidar bir yıl öncesine göre oyunu artırırken, ana muhalefet geriliyor. Bir ayrıntı: AK Parti'ye yıl başında yüzde 26.1 olan destek şimdi yüzde 36'ya tırmanırken, CHP'ye oy vereceklerin yıl başında yüzde 14.9 olan oranı yüzde 12.3'e indi. "İktidar başarılı, o nedenle seçmen desteği artıyor" diye düşünebilirsiniz. Doğru. Gerçekten de yıl başında yüzde 32 olan hükümeti başarılı bulanların oranı şimdi yüzde 45.1'e yükseldi. Buna karşılık hükümeti başarısız bulanların oranı yüzde 52.6'dan yüzde 42.4'e indi.. Vahim olan şu: CHP'yi başarılı bulanların sürekli azalması (yıl başında yüzde 18.7, bugün yüzde 16.5), başarısız bulanların ise sürekli artması (yıl başında yüzde 55.3, bugün yüzde 66.7.) Bir vahim nokta daha: Araştırmada 28 Mart yerel seçimlerinde AK Parti'ye oy vereceklerini söyleyenlerin oranı yüzde 33.9, CHP'yi tercih edeceklerin oranı ise yüzde 14.1. Neden vahim? Çünkü deneklerin yüzde 24.4'ü siyasi kimliğini "sosyal demokrat", yüzde 9.6'sı da "Kemalist" olarak tanımlıyor. CHP'nin doğal seçmeni olması gereken bu iki grubun yarısından fazlası CHP'ye oy vermeyi düşünmüyor. Bu eğilim sandığa yansırsa, 28 Mart'ta CHP'yi facia bekliyor. Hatta AK Parti'nin seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya, "İl ve ilçelerin tamamına yakınını alarak bir ilke imza atacağız" diyor. Bu da teoride çok partili olan sistemin pratikte tek partiliye dönüşmesi demek. 1946'dan bu yana görülmemiş durum. CHP'ye denizcilerin kanununu hatırlatırız: "Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan, yelkenleri değiştir. Çünkü fırtınayla nasıl boğuştuğun değil, gemiyi limana getirip getirmediğin önem taşır..."