Bu köşeyi iki gün üst üste Gürcistan'a ayırmamızı abartılı bulanlar olabilir. Ancak Türkiye'nin burnunun ucundaki bu olağanüstü stratejik ülkede ABD ile Rusya arasındaki güç çekişmesi daha yeni başlıyor. Bunu görmek için Şevardnadze'nin istifa edip evine çekilmesinden sonra yapılan açıklamalara ve satır aralarında ima edilen tehditlere kulak kabartmak yeterli. Örneğin Cumhurbaşkanlığı'na vekalet eden Nino Burjanadze'nin ilk demeci çok şey anlatıyor: "Bizim amacımız Avrupa ailesinin, NATO'nun parçası olmak. Gürcistan'ın 1991'de bağımsızlığını ilan ettikten sonra koyduğu hedefler de bunlardı. Ayrıca ülkemiz için çok şey yapan ABD ile stratejik ortaklığımızı sürdürmek istiyoruz..." Şevardnadze de bağımsızlığın ilk yıllarındaki Batı ile bütünleşme hedefleri yüzünden Rusya'nın şimşeklerini çekti. Hatta Rus askeri istihbaratı kendisine birçok kez suikast girişiminde bulundu, korumasını üstlenen Amerikalı yeşil bereliler sayesinde hayatta kaldı. Şevardnadze daha sonra Rusya ve ABD'nin çıkarları arasında denge kurdu da, Moskova'nın kara listesinden adını sildirebildi. Burjanadze'nin yeni yönetimin tekrar Batı'ya döneceğini açıklaması, Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi kesin olan Mihail Saakaşvili'nin "ABD'nin güvenilir adamı" olarak bilinmesi, Moskova'nın tekrar keyfini kaçırdı. Rusya lideri Putin'in dün yaptığı iki cümlelik açıklamayı bir kenara not edin. Çok şey anlatıyor: "Gürcistan'da iktidar değişikliği ağır baskılar sonucu meydana geldi. Bu tür eylemleri teşvik eden ve destekleyenler, halkın önünde sorumlu olacak." İlk cümle, Rusya Dışişleri Bakanı İgor İvanov'un Tiflis'e iktidar değişikliğinin kansız gerçekleşmesi için arabuluculuk yapmaya değil, Şevardnadze'nin işbaşında kalmasının yollarını aramak amacıyla gönderildiği yorumlarını doğruluyor. İkinci cümlede ise Şevardnadze muhaliflerine açık destek veren ABD uyarılıyor. Bu cümleyi İvanov açtı: "Gürcistan'ın parçalanması tehlikesi var."
Bir sana, üç bana
Şimdi bu uyarıların, hatta üstü kapalı tehditlerin ışığında önümüzdeki ayların gelişmelerini tahmin etmeye çalışalım. "Kadife devrim"le iktidara gelen yeni yönetim, en geç 45 gün sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ı Tiflis'te ağırlayacak. ABD ayrıca 10 yıldır ekonomik krizle boğuşan ülkeye hayat öpücüğü vermek için kesenin ağzını açacak. Rusya da üç bölgeyi, yani Acarya, Abhazya ve Güney Osetya'yı Gürcistan'dan ayırmak için düğmeye basacak. Türkiye sınırındaki Acarya'da Moskova yanlısı Devlet Başkanı Aslan Abaşidze, Tiflis'le tüm bağlarını kopardığını açıkladı bile. 1994'ten bu yana Gürcistan'daki merkezi yönetimle savaş halinde olan Abhazya zaten Rusya'nın himayesinde: Gürcü parası değil ruble geçiyor, Rus pasaportu kullanılıyor. Güney Osetya ise 1992'deki savaştan beri kağıt üstünde Gürcistan'ın parçası görünüyor: Kendi ordusu, başkanı, hükümeti var. Dün de belirttiğimiz gibi; muhalifleri Şevardnadze'ye "Ya General de Gaulle gibi gideceksin ya da Miloseviç gibi" diye haykırıyorlardı. De Gaulle gibi gitti Şevardnadze ama korkarız Gürcistan, Miloseviç sonrası Yugoslavya'nın kaderini paylaşacak: Küçücük, sadece 69.700 kilometrekarelik bir ülkeden, dört devlet doğacak. Üçü Rusya yanlısı, biri de Batı... Bir teselli; Bakü-Tiflis- Ceyhan boru hattı, Batı yanlısı devletin topraklarından geçiyor...