Seçkin geçinenlerin kendilerini ak sayma mecazımızı değil, fiziksel rengimizi soruyorum. Neyiz biz? Beyaz mı? Siyahi mi? Kızılderili mi? Sarı ya da kahverengi mi?
Saçma bulabilirsiniz soruyu. "Elbette beyazız" diyebilirsiniz. Ama dünyada herkesin öyle düşündüğü kesin değil. Çok yakın geçmişe kadar Batı'nın insanlığa ırkçı bakışında kendi halkları beyaz, türümüzün geri kalanı "başka renkli" görüldü.
Amerika'nın en ünlü zenci yazarı James Baldwin uzun süre Türkiye'de yaşadı; buralı çok arkadaşı oldu. Gülerek şöyle dedi bir konuşmamızda:
"Siz kendinizi ak derili sayıyorsunuz ama Batı sizi öyle görmez. Ne demek istediğimi zamanla anlarsın."
Günümüz Amerika'sında beyazlar azınlık durumuna düşmek üzere; başkanlık koltuğunda da bir siyahi oturuyor. Buna bakarak hiç değilse o Batı ülkesinde öyle sorunların aşılmış olduğuna inanabilirsiniz. Oysa siyahilerin yoksulluk ve işsizlik oranı beyazlarınkinden iki kat yüksek.
Ayrıca, istatistikler ve siyasal seçim sonuçlarıyla toplumun duygusal iklimi aynı şey değil. Oradaki İstatistik Bürosu memurları iş için başvuranlardan öğrendiklerini kayda geçiriyor. Bilgi fişinin sonunda üç kutu var: "Beyaz", "Kara" ve "Başka Renk".
Konuşmaları ve fişleri inceleyen Stanford Üniversitesi uzmanları ilginç bir gerçeğe ulaştılar: Başvuru sahiplerinin gelir ve eğitim düzeyi ne kadar yüksekse beyaz görülmeleri olasılığı da o kadar yüksekmiş. Yani para ve diploma azaldıkça insanlar kararıyor karşıdakinin gözünde.
Peki, bize bugün nasıl bakıyor Batı'nın egemen odakları?
Son dönemde ekonomik açıdan belimizi doğrulttukça ve uluslararası alanda sesimizi duyurdukça biraz daha saygılı davranır gibi oldular ama hâlâ tam beyaz saymıyorlar bizi. Ekonomide bile not lütfederken garazkâr hoca tavrı takınmaları, Avrupa kapısında bekletmeleri, "Büsbütün kontrolden çıkarsanız yine içinizi karıştırırız ha!" diye gözdağı vermeleri onun belirtileri.
Hale bakın yahu! Somali'ye yardım ediyoruz ya. Avrupa Birliği diplomatlarının hazırladığı bir raporda açıklandığına göre bundan "rahatsızlık duyulmakta" imiş. Yani biz kim oluyoruz da o efendilerin dümen suyundan çıkıp bir Afrika ülkesine el uzatıyoruz?
Amerikan Temsilciler Meclisi'nin 46 üyesi Cumhurbaşkanımıza mektup yazıp "Başbakanınızın faiz lobisini eleştirmesinden antisemitik anlam çıkardık, kendisini kınayın" diyorlar. Bizim bir grup parlamenterimizin Obama'dan bir bakanını kınamasını mektupla talep etmeleri düşünülebilir mi?
Batı küstahlığının örneklerini gördükçe benim rengim mora çalıyor.