Bildiğiniz gibi insanlık tarihinin üç büyük dönüm noktası var: 1789 Fransız (Paris) devrimi, 1917 Rus (Petersburg) devrimi, bir de 2013 Türk (Gezi) devrimi...
Güldünüz, değil mi? Ama konuya neredeyse öyle yaklaşanlar pek çok.
Haber bürosu şefi sıfatıyla Los Angeles'te serserice yaşadığım yıllar boyunca o konumumu ciddiye alan Hollywood yapımcılarının uluslararası PR görevlileri beni düzinelerce "star" rütbeli oyuncuyla haşır neşir etti.
Çoğu o firmalara para kazandırmak için medya ortaklığıyla "ünlü" kılınmış, şişkin egolu, tıntın kafalı ikonlardı. Yığınların hayranlığıyla yetinemeyen kimileri "aydınlardan" da alkış almaya heveslenir, akılları ersin ermesin "ilericilik" toplarına girerek basına demeçler verirdi. Natalie Wood'un o zamanki eşim Leyla'ya "Artık Türkiye'de çok evliliğin kaldırılmasını isterim" demesi gibi.
Şimdi aralarında öyleleri de bulunan bir grup London Times gazetesinde paralı ilan yayımlattı. Kazlıçeşme mitingini Hitler gösterilerine benzetmek türünden zırvalarla dolu metnin önemsenecek yanı yok. Ama o gazete kadar ağırlıklı bir yayın organının öyle bir ilanı kabul etmesi ciddi bir belirti.
Neyi gösteriyor? "Türkiye'nin kontrolden çıkmasından" rahatsız Batı odaklarının medya ağır toplarını da kullanarak başlattıkları yıpratma kampanyasının sürdüğünü.
İlan metninin altında müzikli özgürlük serdengeçtimiz Fazıl Say'ın imzası eksik değil tabii. Ayrıca dünkü demecinde "Gezi Direnişi'nde tüm dünyadaki insanları içine çeken bir ruh var" diyor. "İlanı dünyanın hissiyatı organize etti." Gazetenin yüklü ilan bedelini o "hissiyat" ve o "ruh" nasıl toparlayabildiyse...
Yurt içindeki vahim gelişme ise birtakım söylentilerin sosyal medyadan taşıp yazılı basınımıza yansıması. Parti destekli başkaldırı grupları Gezi'yi ve 5 Ağustos günü Ergenekon kararının açıklanmasını bahane ederek "meydanları ve her tarafı karıştıracak" imiş.
Ekonomi felce uğratılacak, ülke yönetilemez duruma getirilecek, askerin ister istemez yine devreye girmesi sağlanacakmış.
Eylemcilerden kimileri Fransız ihtilalinden esinlenerek Bastille'in basılması gibi Silivri cezaevine saldırı planlıyormuş. Gerçek esin kaynağı ise hep Gezi ruhu imiş.
Miş miş miş... Tevatür... Ama sorumlu kişilerin ağzında da o ruhun adı var. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın "Silivri hapishanesinin önünü Gezi Parkı haline getireceğiz" dediği doğru mu?
Bilirsiniz, bir şeyin şüyuu vukuundan beterdir. Huzur bozucu konu hayli zarar vermeye başladı.
Dikkat edelim, "Gezi ruhu" gerçekten Gezi öcüsü olmasın.