Cumhuriyet gazetesinin yaşayan okurlarının en kıdemlisiyimdir belki. Adına ve geçmişimizdeki yerine kişisel bağlarım vardır.
Yakın dostlarım Nadir Nadi ve eşi Berin Hanım'ın zor dönemlerdeki desteğime yazıyla teşekkürleri gazetenin arşivinde. Bir de altın dolmakalem armağan etmişlerdi.
İlhan Selçuk da en sevdiğim kişilerdendi. Günümüzdeki tartışmalı imajına bakmayın; hoş karakterli, hoşsohbet, hoşgörülü bir aydınlıkçıydı. Askere dayalı atılımlarla devrimciliğin eş anlamlı olmadığını söylememe kızmaz, gülümserdi. Doğan Avcıoğlu ile hazırladıkları harekete katılmayışıma da küsmemişti.
Bıraktıkları gazete şimdiki ortamda eğriye eğri, doğruya doğru diyen gerçek bir aydınlatıcı yayın organı olabilir. Yazık ki yalnız karamsarlık müşterisine mal satmaya çalışan bir kötü haber ve yergili yorum üreticisi niteliğini tercih etmiş görünüyor. Yine yazık ki o yolun daha şirret yolcusu rakiplerle girdiği yarışta nal toplaması kaçınılmaz.
Kimi yazarı SABAH'a yandaş deyip durur. Herkes her zaman bir şeyden yanadır. Elverir ki at gözlüğü takmış gibi sağı solu göremez yandaş olmasın.
Bakın, bu gazetede birçok yorumcu her gerekli gördüğünde iktidar partisini eleştirmekte. Herhangi bir Cumhuriyet yorumcusu herhangi bir konuda o partiyi övebilir mi? Düşünülemez.
Neyse, diyeceğim başka. Prof. Emre Kongar da kadim dostum ve o gazetenin en bilgili yazarlarındandır. Önemli konuları objektif yaklaşımlarla işler. Ama dün beni güldüren yazısı şöyle başlıyor:
"Türkiye'de bir ruh (spectre) dolaşıyor: Gezi Parkı Ruhu."
Tabii, "Avrupa'nın üstünde bir hayalet dolaşıyor - komünizm hayaleti" diye başlayan Komünist Manifestosu'na bir gönderme bu. Marx ve Engels'in de tarihsel belgeyi kaleme alırken o cümlede kullandıkları "spectre" sözcüğüne ben "hayalet" dedim; Emre dostum "ruh" diye düşünmüş. Sözlük anlamlarında ikisi de var. Aslında yazarların niyetine bakmak gerek.
Sonraki cümlelerde Avrupa'daki bütün güçlerin komünizmi büyük tehlike oluşturan bir "spectre" gibi göstermekte olduklarını söyler ve "Bu çocuk masalına karşı çıkılmalı" derler. Yani oradaki anlamıyla o sözcüğün Türkçe karşılığı "öcü".
Herkesin vurguladığı gibi, Gezi olaylarının başlangıcında beğenmedikleri bir kentçilik uygulamasını engellemek için orada toplananların tutumu iyi niyetli bir tepkiden kaynaklanıyordu. Olumlu bir "ruh" söz konusuydu.
Sonra? Şimdi somut durum ne? O ruh olumlu sonuçlara mı yol açacak? Yoksa bela yaratabilecek bir öcüye dönüşmesi tehlikesi mi oluşmakta?
Yarın dönelim konuya.