Önceki gün Mehmet Barlas "Ateş düştüğü yeri yakar" dedi. "Her koyun kendi bacağından asılır" sözümüzdeki gerçeğin daha acılı vurgulanmasıdır bu.
O gerçek neyi gösterir?
İnsanın benmerkezciliğini.
Yalnız kendi derdine düşüp başkalarının acılarını pek umursamadığını.
"Normal" tabii.
Kaçınılmaz. Hepimizin her zaman sergilediğimiz içgüdüsel ve doğal tutum.
Çok çarpıcı bir örneğini son günlerde yaşadık. İki devasa facia geldi gündeme. Patlamada 25 askerimiz şehit oldu, batan teknenin kilitli bölümünde 61 kaçak boğuldu.
Facia faciadır; kıyaslanmaz.
Ama ruhsal test diye düşünelim:
Hangisi daha feci?
Patlamayla ölen kişi anında yok olur, bir şey hissetmez. İçine ağır ağır su dolarken bölmede kilitli kalan insan ise dakikalarca ölüm dehşeti yaşar.
Üstelik 61 kaçağın çoğu çocuk ve kadındı. Kapı çevresinden sızan suyun yükselişini gören, ağzına burnuna deniz doldukça çığlık çığlığa nefesi kesilen çocukların, onları kurtaramayacağını anlayan annelerin ne hissettiklerini düşünün.
Ama medyamız o faciaya patlama haberinin yirmide biri kadar yer vermedi.
***
Eleştiri diye söylemiyorum.
"
Normal" bu da. Editör olsam yer paylaşımını ben de öyle yapardım. Çünkü 25 patlama kurbanı "
bizim", 61 kaçak ise "
başkaları". Ne var ki dünyamız o tür ayrımların artık aşılmasını gerektiren bir ortama dönüşmekte.
Bakın, söz konusu felaketler birer kaza. Suriye'de her gün uçak ve helikopter ateşiyle çökertilen yapıların enkazından yüzlerce parça parça ceset ayıklanması ise kaza değil, sistemli insan kasaplığı. O ülkenin göklerini uçuşa kapalı bölge ilan ederek faciayı durdurabilecek Batı ne yapıyor?
Hiç. Sabah akşam kucaklarda taşınan kanlı çocuk ölülerini seyrediyor. Öyle ekran görüntüleri olağanlaştı, TV dizisine dönüştü. Oysa Fransa'daki dört kişilik cinayet bir haftadır bütün Batı kanallarının bültenlerinde birinci sırada.
Niçin? Çünkü Fransa'daki İngiliz uyruklu dört maktule "
bizim", yirmi bin küsur Suriyeli kurbana öteki diye bakıyorlar.
Rusya ve Çin'in Güvenlik Konseyindeki utanç özürlü temsilcileri de öyle bakıyor.
İnsanlık utanç özürlü.
***
Bizim ateş meselimize dönelim.
Evet, düştüğü yeri yakar. Ama o yer tutuşabilir bir zemin ise yayılır ateş.
Barlas dünkü yazısının sonunda da bir Endülüs bilgesinin sözünü aktardı: "
Evine bitişik yaşayan komşunu yangın çıkartarak cezalandıramazsın."
Basit ama unutulan bir gerçek.
Mahallede evler bitişik ise, birinde çıkan yangın hepsini ateşe verir.
Günümüzde dünyamız da, yurdumuz da o tür bir mahalle.
Gitgide bitişik değil, iç içe yaşanır olmakta.
Bir an önce kibritli oyunlardan vazgeçmeye, hiç kimseye de öteki diye bakmamaya alışmak zorundayız.