Kaderin cilvesi diye bir deyim kalıbı var ya. Ne getirir akla? Naz yaparken yaklaşıp uzaklaşarak erkeğine tatlı anlar yaşatan bir hoş kadın...
Yazık ki hayatın önümüze taşıdığı gerçekler laflara uymuyor her zaman. Kaderin cilvesi eşek şakası olabiliyor.
"Ne mutlu Türküm diyene" bir başka klişemizdi. Onun uzantısı olabilmesi gereken
"Ne mutlu İstanbulluyum diyene" düşüncesi bugünkü somut duruma ne kadar uymakta?
Bendeniz kentin Asya tarafında, Salacak'ta doğmuşum. Pencereden her bakışımda İstanbul'un şahane siluetiyle ve simgesi Kızkulesi ile göz göze gelerek büyüdüm. Boğazın tertemiz sularında yüzdüm, balık tuttum, yelken yarışlarına katıldım, bir yamacında eğitildim, kıyılarındaki Rum garsonlu lokantalarda hovardalıklar yaptım, güzelliğine ve tarihteki yerine övgüler düzdüm oyunlarda.
Geçiş tıkanıklığında dünya rekoru kırdırması yüzünden aynı boğazın günlük yaşantımdaki en büyük kâbusa dönüşebileceği akla gelir miydi?
***
"
Gitmek" ne güzel fiildir! Özgürlük çağrıştırır. Aklınıza esti mi yollara düşer, yer değiştirirsiniz. Gönlünüzce öyle davranabilmek hayal oldu İstanbul'da.
Şehir hayatını köyde ömür tüketmekten ayıran başlıca özellik kültürden yararlanma olanağıdır. Sergiye, konsere, sinemaya, tiyatroya, türlü açılış ve toplantıya gidersiniz. Bizim kültür başkentimiz denilen yerde gidin de göreyim.
Bugünlerde erotik rüyalarıma en çok neyin girdiğini söyleyeyim de gülün. Üryan kadın falan değil. Boş cadde. Öyle bir yolda, direksiyondayım. Hızla gidiyor, gidiyor, gidiyorum. Anlatamam verdiği hazzı.
On yıl kadar önce Erenköy'de oturuyorduk. Karşı taraftaki bir okula gitme konusu gündeme gelince "
Olmaz" dedim. "
Arada köprü var. Kaza, gösteri, bakım makım yüzünden tıkanır; ayvayı yeriz."
Avrupa'ya taşındık. Şimdiki felakete baktıkça ileri görüşlülüğümden ötürü kendimi kutlamakta olduğumu düşünürsünüz, değil mi? Neredeee! Oğlan Gebze'deki bir yatılı lisede karar kıldı; her hafta sonu altı yedi saatini yollarda harcıyor. Ayvayı o yedi.
Benim de -yol açık olsa 25 dakikada ulaşılan- bir üniversiteye gidip gelmem gerekiyor. Açık değil yol. Metrobüs geliyor dediler; sevindik. Altı ay süreceği söylenen yapım yaklaşık iki yıldır ahaliye kan kusturdu, kusturuyor.
Son aylarda da belaya Avcılar faciası eklendi. Oradaki görüntü Dante'nin cehenneminden bir tablo. Sözle anlatılmaz; foto ve video şart.
***
Bütün bunlara bakarken Recep Tayyip Erdoğan'ın durumu aklıma takılıyor. "
Başbakan fazla sert" diyenler yanılmakta bence. Aslında şaşılacak derecede sabırlı ve bağışlayıcı.
Düşünün. Dünya yönetimi düzeyinde dev sorunlarla boğuşmakta olacaksınız. Önünü görmeyen, beş yıllık plan yapamayan birkaç bürokrat yüzünden halk burnundan soluyacak, fatura iktidarınıza kesilecek.
Azıcık kızsa ya!