Anlamak anmaktan önemlidir. Biz insanlarımızı kendilerinden yararlanma olanağı varken yeterince değerlendirmez, öldükleri zaman âdet yerini bulsun diye anarız.
Eğitim ve profesyonel deneyimim tiyatro ağırlıklı. Bütün gelişmiş ülkelerde o uğraşın kulisini de gördüm. Birikimime dayanarak ve her türlü dostça kayırma abartısından kaçınarak şunu söyleyebilirim kesinlikle:
Güngör Dilmen o ülkelerden birinde doğmuş ya da oralara yerleşmiş olsaydı dünyanın en muteber ve müreffeh yazarları arasında bulunurdu. Gitti öyle yerlere. Dar çevrede tanınıp beğenildi. Ama yaban toprağında kalmadı, döndü geldi.
Çünkü Türkiye'den aldığını Türkiye'ye vermek istiyor, kendini de burada bulabileceğine inanıyordu. Başkalarını dışlama anlamında milliyetçiliğe hizmet ederek değil. Tersine, Anadolu geçmişinin içerdiği bütün uygarlıkları bugünkü kişiliğimizle harmanlayarak.
Yaratısının kadri medya ve "kültür-sanat" çevrelerimizde bilinseydi, adı çoktan bir salonumuza verilmiş, Güngör Dilmen festivalleri düzenlenmiş, oyunlarının kitapları çıktıkça sütunlarda tartışılarak anlamlarının bilinci kamuoyumuza kazandırılmış olurdu.
Bundan sonra yapılabilir mi öyle şeyler? Yalnız Dilmen'in değil, bütün kültür emekçilerimizin mirası yeterince değerlendirilir mi?
Genel görüntü pek umutlandırıcı sayılmaz. Hele tiyatro alanında Ertuğrul Günay'ın toparlayıcı çabalarına ve çözüm arayışlarına karşın belirsizlik sürüyor. Yaz sonunda perdelerin nasıl açılacağını tam bilen yok.
Protestolar gırla gitmekte. Ama serinkanlılıkla düşünmek gerek: Kabahat kimde? Tıkanıklıklar nasıl yaratıldı? Takım oyunlarının yerini niçin kavgalar aldı?
25 Haziran 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Mahir Ergun imzalı bir makale yayımlandı. Yazarı iktidar partisine şiddetle muhalif. Ancak, pozculuğa dayalı özenti sol tavırla gerçek toplum yararını ayırmaya çalışıyor. Yazısına başbakanın protestoculara ilişkin sözlerini aktararak başlamış:
"Bunlar elitisttir... Rahmetli Cem Karaca'nın deyimiyle, barlarda, ellerinde viski, kaşları hafif yukarıda, hiçbir şey üretmeden, sadece hakaret ederler."
Yazar başbakanın "toplumcu bir sanatçı olan Karaca'dan alıntı yapmasını" ilginç bularak "İşin gerçeği, saldırdığı temellerin büyük çoğunluğu da gerçekten çürüktür ve bunları yıkmak için solun argümanları bire birdir" diyerek soruyor:
"Erdoğan'ın sözleri tamamen haksız mıdır? Protestolardan bulunanların büyük çoğunluğu için, söyledikleri geçerli değil midir?"
Önerim artık bunların da sorulmaması. Değerbilmezlikler, gereksiz hırçınlık ve çekişmeler geride kalsın. Birbirini mutsuz etmeye çalışmayı, kırmayı, çelmelemeyi bırakıp işine baksın herkes.
Her alanda ve tiyatroda nimetlerimizden yararlanalım. Yöneticiler, yönetmenler, oyuncular el ele verip Güngör Dilmen'in bütün oyunlarını güzelce sahnelesinler. Öylece gözümüzün önünde canlanacak kişiliğimizin onurunu yaşayalım, tadını çıkaralım.
Yalnız rahmetlinin ruhu değil, hepimizin gönlü şad olsun.