Ehliyetiniz olmasa da, bindiğiniz otobüs üst üste yoldan çıktığında şoförün sürüşünü eleştirebilirsiniz. Kara kuvvetlerimiz düzenli ordu sayılamayacak, savaşçı sayısı ve donanım bakımından birliklerimizle kıyaslanamayacak bir güç karşısında sık sık büyücek zayiat veriyor. Nedenini sormak hakkımızdır.
Bendeniz kurmay değilim ama harekât konusunda hayli pratik deneyimim oldu. Sarılmamak, baskına uğramamak, pusuya düşmemek için alınacak standart önlemler vardır.
Kore'de bir tek erimizin bile "keklik gibi avlanması" olanak dışıydı. Bosna'da sayı ve silah açısından on kat üstün Sırp faşistleriyle boğuşan Kara Kuğular onlara her çarpışmada ağır zayiat verdiriyor, kendilerinden bir delikanlının şehit olmasını başarısızlık sayıp grup liderinden hesap soruyordu.
PKK meselesinin politik, ekonomik, sosyolojik mosyolojik kargaşası bir yana, ben teknik bir soru soruyorum: Bu kadar çok askerimiz niçin bu denli kolayca öldürülüp yaralanabilmekte? Komuta yetersizlikleri mi var?
Umarım Genelkurmayımız enerjisinin tartışmalara laf yetiştirmek ve bildiri yayımlamak için harcadığı kadarını bu konunun araştırılmasına da ayırmaktadır.
***
Adalar İstanbul'un ivedilikle korunmaya alınması gereken nimetlerindendir. Önceki Pazar günü belediyesinin düzenlediği tanıtma turuna katıldım, çok şey öğrendim.
Akşamüstü işim vardı; müze ziyaretinden sonra Bostancı'ya vapurla dönmek için grup teknesinden ayrılıp Büyükada iskelesine geldim, kızgın güneş altında beklemeye başladım.
Tarifedeki saat gelip geçti. On dakika, yirmi dakika... Rıhtımın iki yanına yanaşmış boş vapurlar yüzünden deniz de görünmüyor, ara sıra ortalıkta gardiyan gibi dolaşan iskele memuru kimseye bilgi vermiyordu. Demir parmaklık gerisine yığılan kalabalık bunaldıkça bunaldı; yaşlı bir kadın fenalaştı.
Öne geçtim, parmaklıklara sarılıp seslendim: "
Kapıyı açsanız da, insanlar şu boş vapurlarda oturarak beklese...?"
Olmazmış, kurallara aykırıymış. (Vapur geciktirip güneş işkencesiyle insan bayıltmakta hiç aykırılık yokmuş anlaşılan).
Uzunca tartışma sonunda kapı açılabildi. Cehennemden cennete geçmiş gibi oldum. Ve o anda şu soru takılıverdi aklıma: "
Ben ada iskelesindeki demir parmaklık gerisinde gerekçeden haber alamadan otuz dakika bekletilmeye dayanamıyorsam, suçlanma nedenini anlamadan otuz ay ya da daha fazla cezaevi köşelerinde tutulan insanlar neler hissediyordur?"
***
İsveç'teki hayvanat bahçesinde kurtların bakıcı kadını parçalaması büyük haber diye duyuruldu dünyaya. Oysa nadir ya da "
münferit" olay değildir. Öyle yerlerde hayvanlar fırsat bulunca saldırganlaşır.
Çünkü efendim, kapalı yerde sıkıştırılmak çıldırtıcıdır bütün canlılar için. İ
nsanların sardalye gibi istiflendiği cezaevlerimizde yangın çıkarma türünden olaylar yaşanmasına şaşıyor musunuz?